Hicri 1438, miladi 2017 yılının Kurban Bayramı da geldi ve gitti.

Önümüzdeki Kurban Bayramı'nda kim öle kim kala…

Bayramlar, Müslümanların toplu olarak sevinçlerini yaşadıkları günlerdir. Ama çağdaş Müslümanlar bunu yaşayamıyorlar. Dünyaları zindan, ahiretleri ise meçhul.

Neden mi?

İslam coğrafyasında kan ve gözyaşından başka bir şey yok. Buna sebep olanlar da kendileridir.

Dünyanın en zengin yer altı zenginliklerine sahip Müslümanların yaşadıkları yerlerde niçin açlıktan söz edilsin?

Müslümanlar, bunun suçunu başkalarına yüklerler: Amerika, İngiltere , AB, İsrail ve diğer ülkeleri suçlarlar. Bir başka ifade ile yalnız şeytanlara küfrederek ibadet yapmaksızın cennete gitmeye çalışıyorlar. Oysa bu yöntemle cennetten daha çok uzaklaşmaktadırlar, farkında değiller.

Müslümanlar kendi öz kaynaklarını Batılılara yani şeytan olarak taşladıklarına yedirirlerken, artıkları da kurban eti yardımı adı altında kendi aralarında paylaşmaktadırlar .

Müslüman CAD ülkesindeki Müslümanı görür de kapısını aşındıran Suriyeli, Iraklı ya da kendi komşusu Müslümanı hiç görmez.

Müslümanın gözü de taktığı gözlük de bozuk. Çarpık zihniyetle inşa ettiklerimiz de çarpık olmaktadır.

İşte Kurban Bayramı'nı bu ve buna benzer çarpıklıklarla geçirdik.

Sayıları yüz milyonlarla ifade edilen fakir ve aç Müslümanlar içteki politikacılar tarafından iktidarları uğruna dış ülkelere pazarlanmaktadır. Bayrağı, ordusu, meclisi ve diğer devlet unsurlarına sahip gibi gözüken bunca Müslüman devletlerin eski kolonist topluluklar kadar özgürlükleri yoktur.

Ve dik durmaya çalışan bir Türkiye…

O da iç ihanetler beşiğinde sallandırılırken dışta da savaş şarkıları okunmaktadır.

Ümitsiz asla değiliz ve hiç olmadık. İhanetleri gördükçe kahroluyoruz. Bunların olmadığı zaman hiç olmadı ve olmayacaktır. Ancak kontrollerinin yapılabildiği bir İslam coğrafyası umuduyla yaşıyoruz. Selam ve dua ile bayramınızı tekrar kutluyorum.