Mevsim sonbahar...
Kuşlar göç eder sıcak iklimlere,
ama hepsi değil,
sadece göçmen kuşlar.

Yapraklar düşüyor yere,
kendilerini yeniden var edecekler,
çürüyecekler yeniden yeşermek ,
kendileri olmasa da kendileri gibi olanları yaşatmak için…

İnsanlar da göç ediyor,
yaylalardan köylere,kasabalara,kentlere…

Bir küçük kentin otogarında
insanları uğurlamaya gelmiş gibi güvercinler,
o kadar alışmışlar ki insanlara…
yol verir gibi sağa sola salına salına geziniyorlar
yolcuların ayakları arasında.
arada yerden beslenmeyi de ihmal etmeden.
belki düşen bir simit susamını,
didikliyorlar.Bir ekmek kırıntısını,
saatlerce topladıkları bir kursak doldurur mu acaba…
Aralarında bir tanesi var,kızıl,
Bizim gibi farkında değil onlar farklılığın…

Yağmur yağıyor.
Yol boyu camlardan akan damlaları,
Yazın masmavi gülümseyen o yüzünü artık yitirmiş
benzi kül gibi olmuş denizi seyrederek
ilerliyoruz.

Eve geliyoruz,
Bir taziyeden,
Üç gün uzak kalmışız ,
Haberlere bir bakalım!
On bir şehit var,sekiz de sivil…
Onlarca yaralı.
Bir yakının cenazesinden
Hayatın devam ettiğini düşünerek
İçinizi rahatlatan avuntularla,
Dönmek istiyorsunuz…
Ama,nafile!

Geçen yıl yüz üç insanın
ölümünü engelleyemeyenler,
onları unutmayanları engelliyorlar…

Daha güzel olabilirken dünya,
Neden istemez ki insanlar.
Nereden bakarsak bakalım,
Mevsim sonbahar!..