Biz insanoğlunun, kendisini hayvanlardan ve bitkilerden hatta daha cüretkar bir deyimle doğadan dahi üstün görmesi ne büyük bir gaflet.
Ne büyük bir aldatmaca ve ne kadar aşağılayıcı bir durum.
İnsanoğlunun öldürme ve tahrip etme duygusu bitip tükenmek bilmiyor.
Yıllardır artan bir ivme ile sadece yok etmeye odaklandı insanoğlu.
Her gün farklı bir şiddet ve güç kullanarak öldürme duyumuzu tatmin etmeye çalışıyoruz.
Hayvana işkence ve öldürme ile insan ölümlerinin arasında doğru orantı vardır.
Başka bir deyimle ne çok hayvan öldürürsek, insana taciz ve cinayetler de o oranda artmakta.
Seri katillerin hepsinin temelinde sevgisizlik, terk edilmişlik ve yalnızlık vardır.
Can acıtma, yakma ve öldürme güdülerini ilk kez hayvan üzerinde deneyip kendilerini geliştirerek bugünün azılı katilleri olmuşlardır.
Beyinlerinde bastırdıkları sevgisizlik ve yalnızlık duygularını başkalarının kanı ile bir irin gibi dışarı atarlar.
Bu zaten yıllardır üzerinde çalışılan ve ispatlanan bilimsel bir veri.
Şu sıralarda bazı sözüm ona yazarlar hayvanları adeta hedef gösterircesine kalemlerini onlara doğrultarak silahşor kesildiler ne yazık ki...
Merhamet duygumuzu yitirdik.
Adına öfke denilen bu lanet olgu, bir virüs gibi sardı insanlığı.
Şahin avlamak için gözleri kör edilerek gökyüzüne salınan serçelerin acıklı öyküsünü duymuştum. Hatta yazmıştım...
Ancak atmaca avlamanın yöntemlerini okuduğumda kanım dondu.
Dehşet içinde kaldım. (Yazının orijinalini internetten okuyabilirsiniz)
Öncelikle atmacayı yakalamak için işe bir kalıp sabunla başlanıyor.
Köpürttüğün sabun ile dana burnunun gözlerini yakarak topraktan dışarı fırlamalarını bekleyip toplarsın dana burunlarını. Çünkü çekirge kuşları dana burnunu sever.
Atmaca da çekirge kuşunu yemeye bayılır. Dana burnunu yem yaparak yakaladığın Çekirge kuşlarının gözlerini deri bantla kapayarak gökyüzüne salmalısın ki;
atmacaya canlı ve uçan bir av olsun.
Ayağı bir iple bağlı olan çekirge kuşu gökyüzünde kör daireler çizerek uçuşurken onu gören Atmaca hedefe kilitlenerek çekirge kuşunu yakalamak üzere avına pike yapar.
Eğer sen güçlü ve kaytan bıyıklı bir avcıysan, maharet sende!..
Yakalarsın atmacanı...
Kasım kasım kasılarak dönersin evine köyüne.
Sonra başlarsın eğitime .
Evdeki karıyı ve çoluk çocuğu nasıl zapturapt etti isen, atmacanı da öylece eğitirsin.
Artık anlı şanlı bir vahşi kölen olmuştur.
Ne kadar övünüp böbürlensen azdır. Ne de olsa insansın sen.
Onların da sen gibi bir kalbi, canı, nefesi ve yavruları olduğunu hiç düşünmedik.
İçimizdeki kastıra edilmiş duygularımızı bastırabilmek için onları ezdik, avladık ve sürekli aşağıladık.
Bütün bunları yaparken ezik, aciz ve zavallı olanın aslında tam da insanın kendisi olduğunu bir türlü algılayamadık.
Zorlu iştir atmaca avlamak .
Bir gün en ince en kırılgan en hassas ve en acıyan yerinizden avlanmanız dileği ile...
MERHAMET İNSANOĞLUNA BAHŞEDİLMİŞ ,
EN KUSURSUZ EN YÜCE DUYGUDUR