TEOG kaldırıldı, iyi oldu…

Tartışmaları ise devam ediyor.

Bunun nedeni MEB'in her konuda olduğu gibi bu konuda da 'sağır sultan' durumuna düşmüş olmasıdır. Çünkü bu sistem yanlıştı; herkes söylüyor, yazıyordu. Değişmesi gerekiyordu ama, anlaşıldı ki bakanlığın hiçbir hazırlığı yokmuş!..TEOG kalkınca, 'bundan sonra ne olacak?' diye kaygılanan öğrenci ve velileri tatmin edecek bir açıklama yapılamadı. Bakanlık yeni sistemi bir ay sonra açıklayacakmış!..

Bu durum doğal olarak eleştirilebilir, ama eğitimci sıfatıyla tv ve gazetelerde TEOG güzellemeleri yapan 'eğitim uzmanları' nın derdi başka!..

Sınav; dershane, kitap, kurs, özel ders, kısaca trilyonlarca para demek!

FETÖ, bu alanın kaymağını yiyerek palazlanmıştı. Ondan boşalan alandan nemalanma telaşına düşen yeni 'özel okulcular' türedi. Onlar soyundular, çocukların ve velilerin kanını emmeye!.. Bir dönem paralı eğitime karşı olduğunu söyleyenler bile ruhunu şeytana satarak büyük bir açgözlülükle saldırdı bu alana. Bir zamanlar savundukları yoksul halk çocukları, artık onların 'müşteri'leri olmuştu!..

Sınavdan beslenen dershane sektörü 'hoşafın yağı kesilecek 'diye paniklemiş. O kadar ki tüzüklerinde 'parasız eğitim' ilkesi olmazsa olmaz biçimde yer alan, yıllarca bunun mücadelesini vermiş, üyeleri bedeller ödemiş iki sendikanın şube başkanının gazetede yan yana 'sufle verilmiş gibi' 'ne olacak bu dershanelerin, etüt merkezlerinin hali' diye basın açıklaması yapmasını bile sağlamışlar.

Yazık!..

Bu başkanlara şunu hatırlatmakta yarar var: Tüzüğünüzde 'parasız eğitim' ilkesi yer aldıkça yaptığınız bu açıklama 'tüzük ihlali'dir. Yani suçtur. Yetkili kurullarınız elbette bunu değerlendirir.

Ya da bundan böyle tüzüklerinize 'sendikalarımız,özel -paralı eğitimi, bu kurumların çıkarlarını savunur' ibaresinin eklenmesi gerekir!..

En azından bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış Erkan Mumcu kadar dürüst olalım. Ne diyor: 'Yaşadığımız çağ eğitim vasıtasıyla çocuklara sistematik işkence yapılan bir ortaçağ gibi anılacaktır…'