Bazen sevindirip bazen üzüyor olsa da beklenmedik sürprizler hayatın akışında doğal.
Geçtiğimiz günlerde yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum.
İlik nakli sonrası köyüne gönderdiğimiz ve duygularını açık yüreklilikle söylemekten çekinmeyen sevimli kızımız, aylarca kaldığı Samsun'da, bizler gibi epey dost edinmişti. Zaten onun gibi birisinin dost edinmesi işten bile değil, yeter ki bir 'merhaba'diyerek kendisiyle iletişime geçin.
Sevimli, cana yakın, bir o kadar da hazır cevap; Allah vergisi özelliğini kendine has tarz ve olgunlukta kullanması ise takdire şayan.
Tanışan, temas kuran inanılmaz sempati besliyor sevimli kızımıza. Telefonla sohbetlerimizde çok mutlu oluyor ve her konuşmamızda bizleri köyündeki mutluluğuna tanıklık etmemiz için ısrarlı davetini sürdürüyordu.
Artık bu sevimli kızımızın samimi ve içten davetinin gereği, Kumru'nun Şenyurt Köyü'ndeki evin kapısı çalınmalıydı. Akşam saatlerinde köye doğru yol alırken, son anda öğrenmişti geleceğimizi.
Öyle bir gün ki bahçe işlerinin verdiği yorgunluk, herkesin üzerinde. Ama küçük kızın mutluluğu evdekilerin günlerdir biriken yorgunluğunu üzerlerinden atacaktı.
Tek katlı evin küçük kızı öğrendik ki gününü ablasının kendi yaşındaki çocuklarıyla geçirmiş.
Ve akşam evin eşiğine kadar geldiğimiz aracımızdan indiğimizde; yeğenleriyle karşılayarak bizleri kucakladılar. Yine tanıdığımız, alıştığımız o hazır cevap konuşmaları üzerinde.
Eve girdiğimizde gelmemizden kaynaklı tatlı bir heyecan yaşıyordu. Belli ki geliyor olmamız, herkesi tatlı bir telaşa sürüklemiş. Misafirperverliğin özünü hissettiren yaklaşımı görünce; ülkemiz insanı adına bir kez daha mutlu olduk.
Anne anlatıyor; Samsun'a hastaneye gelirken yaşadıkları zorlukları, hatta Emine'yi okula götürürken gösterdiği fedakarlıkları. Tüm olumsuz koşullara rağmen şükreden ve sadece kızının sağlığıyla endişelenen babanın ifadeleri ise düşündürücü.
Yaşamın zorluklarından sıyrılmaya çalışan evlat sahibi insanlar, olağanüstü durumda bile umuda sımsıkı sarılıp yaşamlarını sürdürüyorlar.
Akşam kurulan yer sofrası, açıkçası imkanların ötesinde hazırlanmış.
Üzeri çatısız betonarme evin kapısında aylardır asılı ay yıldızlı bayrağımız ise o evde bir asker olduğunun işaretiydi. Yatılı kaldığımız evde ertesi gün Samsun'a dönerken, bağından bahçesinden bir şeyler vermenin koşturmacası ise Karadeniz insanının ayrı bir özelliğiydi.
O gün tanıştık Emine'nin tavukları, horozu, hindileriyle…
Hepsinin de birer ismi var, bu da hayvan sevgisinden geliyor.
Köyden ayrılma vakti, sürpriz ziyaretlerle gönüllerin alınmasından söz ediyoruz.
Emine bu, tam da vedalaşırken söylemez mi;
'Artık köyümüzünyolunu öğrendiniz.'
Öyle bir söyleyiş ki…
Gel de bu sözlere duyarsız kal.