Aşiyan!

Tevfik Fikret'in evidir…

Hatta Türkiye'deki ilk edebiyat müzesidir.

1945'te 'Edebiyat-ı Cedide Müzesi ' olarak açılmıştır.

İstanbul'un Beşiktaş İlçesi sınırları içindedir.

***

Farsça 'Kuş Yuvası' anlamına gelen bu eve Tevfik Fikret 'Aşiyan' adını vermiştir.

Dik bir yokuştan sonra, evin beton basamaklarına varıyorsunuz.

Soluğunuz tıkanıyor!

Merdivenlere bakıyorsunuz.

Ha, gayret!

Bir iki…derken 52 basamaktan sonra bahçesine varıyorsunuz.

Nefessiz bahçedeki banka oturuyorsunuz.

Naçizane bendeniz de öyle yaptım.

Boğaz karşınızda.

Gel de şair olma!

Sağ tarafınızda Küçüksu Kasrı, solda Anadolu Hisarı…

Evin bahçesinde Tevfik Fikret'in mezarı.

Vay be!

***

Şimdi Tevfik Fikret'in mezarına bakıyorum.

İçimde şimşekler çakıyor…

Yüreğimde yaralı bir kuş ağlıyor…

İşte burada, bu evde yaşadı Tevfik Fikret diyorum.

Robert Koleji'ndeki görevine buradan gitti, geldi.

Şiirlerini üretti.

Hem de geleneksellikten moderne, bireysellikten toplumculuğa…

***

Tevfik Fikret'i derinliğine incelemem 1980 öncesidir.

Sinop'tan Samsun'a gelen gemide, şiir kitaplarını okuduğumu, bugün gibi hatırlıyorum.

'Balıkçılar' şiirinde 'konuşmanın' şiire girmiş olduğunu ilk kez keşfediyorum.

Gazi Atatürk'ün etkilendiği şiir dizesini birkaç kez söylüyorum:

'Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'

Bunu söyleyen Tevfik Fikret'ten etkilenen Gazi Atatürk, daha sonra 'Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister' demiştir.

Sadece Tevfik Fikret değil, Gazi Atatürk, Namık Kemal ve Ziya Gökalp gibi edebiyat tarihimizde yer almış büyüklerimizden işin doğrusu etkilenmiştir.

Çünkü esas özde.

Esas kendimizde…

Esas öz kültürümüzde…

Esas yurttaşlık kimliğimizde…

Esas birlik ve beraberlik içinde ulusal kültür - sanat bileşkesine…

Hem de milletçe…

***

Elbet Tevfik Fikret'in eserlerini bilirsiniz…

En bilinen eserleri:

'Millet Şarkısı' , 'Sis' , ' Şermin' , ' Rubabın Cevabı' , ' Haluk'un Defteri', 'Tarih-i Kadim' ve Rübab-ı Şikeste'dir.

Dilimizde, gönlümüzde olan şiirlerinden bazıları ise:

En başta gelen ' Han'ı Yağma'dır.

Diğerleri :'Balıkçılar' , 'Hasta Çocuk' , 'Nesrin' , 'Ramazan Sadakası' dır.

Mesela 'Han-ı Yağma' Şiiri nedense güncelliğini hiç yitirmemiştir.

Bugün bile söylenir:

(…)

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını

Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini

Bütün rahatını, olanca gönül arzusunu

Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini

Yiyin efendiler bu feryat eden sofra sizin

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!