Tahminlerimde yanılacağımı pek sanmıyorum. Cehenneme kimlerin gittiğine ve kimlerin gideceğine dair dağarcığımda b'dolu fikir ve tahmin var.

Kristof Kolomb da elbette cehennemin bekleme salonunda olmalı.

Öyle ya sen kalk 500 yıl önce yola düş ve Amerika'yı keşfet.

Gerçi ne bulduğunun farkında olmadan ölüp cehennemi bulmuştur.

Cehennemde oluş nedeni ise Amerika'yı keşfi.

Tüm dünyanın başına bela bir kıtayı keşfetmiş olması elbet.

Amerikan belası diyoruz ama ondan da bir türlü vazgeçemiyoruz.

Kim ne derse desin herkesin bir Amerika hayali ve bir Amerikan rüyası vardır.

Amerikan hayranlığı tüm dünyada ve tüm toplumlarda geçerli bir olgudur.

Benim Amerika'ya ilgim ise 1963 yılında öldürülen John F. Kennedy ile başladı.

Küçük bir çocuk olmama rağmen olaya çok odaklanmış günlerce Hürriyet Gazetesi'ni izlemiştim.

İnsanların çok üzüldüğünü ve hatta ağlayanları bile gördüğümü anımsıyorum.

Düşünüyorum bugün böyle bir olay olsa, bu kadar çok infial uyandırır mı idi?

Elbette kocaman bir hayır!.. Çünkü o kadar çok alıştık ki ölümlere ve öldürenlere.

Amerika'ya ne kadar kızsak da ona olan hayranlığımız yadsınamaz bir gerçek.

West Side Story ile başlayan Amerikan filmlerinin cazibesi.

O günden sonra ben de iflah olmaz bir Amerikan sineması hayranı oldum

İlk kez 1957 yılında Broadway de sahnelenen bu oyunun sinema filmi versiyonunu ben sanırım lise yıllarında izleyebildim.

To Sir With love...ile Sidney Poiter ve Suzy Kendall da cehennemin bekleme salonunda Marilyn Monroe ile sohbetteler şu anda.

Kovboy filmlerinin en yakışıklısı John Waye, Kirk Douglas , Charles Bronson.

Hepsi cehennemde sohbetin dibini bulmuşlardır.

Allah'ın bildiğini kuldan saklayacak halimiz yok.

En yakışıklı başkanlar en güzel en şık first ladyler hep Amerika'dan gelip geçti.

En güzel otomobilleri yapıp en güzel sefahatleri yine Amerikalılar sürdü.

"Cadillac bir arabam olsun.." şarkılara ilham olsun dendi.

En güzel America şarkısını Trini Lopez söyledi. Ardından Elvis Presley geldi .

Tüm kızların aklını başından aldı ve gitti... Eminim o da cehennemde bekleme salonundadır.

Bu kadar çok yakışıklı olmasının bir cezası olmalı idi.

Aya ilk giden Neil Armstrong ay yüzeyine ilk basan Amerikalı olarak şu anda cehennemin bekleme salonunda eminim Frank Sinatra ile viskisini yudumluyordur.

Strangers in the night ve My Waye , Forget Domani benim unutulmaz şarkılarımdır.

En lezzetli köfteyi yapıp adına hamburger dediler.

Türk milleti hamburger yemekten hamur gibi oldu.

Pizza bile İtalyan keşfi olmasına karşın domatesini ilk keşfeden yine Amerika olmuştur.

Blue- Jean ise nerdeyse roman olacak kadar geçmişi ve anlamı var.

Blue-Jeanı ilk piyasaya sürüp satan Levi Strauss da şu anda cehennemde yeni bluejeanler dikmekte.

Blue- Jean milli giysimiz oldu neredeyse.

Sezar'ın hakkı Sezar'a... Bu liste sayfalarca uzar gider.

Ancak benim en dikkat ettiğim şey ise şudur.

Amerika'nın ne bir tarihi ne soyu, kökü vardır.

Hepsi bir yerlerden göçüp gelmişler ve Amerikan bayrağı altında toplanmışlardır.

Çinli bile Amerika da yaşıyorsa ben Amerikalıyım der.

Ayrışıp bölünmezler. Zenci beyaz meselesi ise en büyük yüz karasıdır.

Son yıllarda Türkiye'den büyük beyin göçleri olmuştur Amerika'ya

Green kart alan, alamayan hepsinin derdidir Amerika'ya yerleşmek.

Hiçbiri olmazsa gider Amerika'da doğururlar çocukları.

Olur ise olsun… İll de Amerikan olsun...

Bugün bu yazıyı niye yazdım bilemiyorum.

Kalemi kağıdı aldım elime çıktım yola.

Yolum Okyanus ötesine düştü.

Ancak dünyaya bela bir ülkedir Amerika siyaseten.

Çünkü güçlüdür. Çünkü zengindir.

En büyük silah sektörü, ilaç, kozmetik sanayi elindedir.

Dünyaya bela olmaya devam edecektir.

Anlayacağınız bu Amerikan rüyası hiç bitmeyecektir.

Sürekli güç ve prestij kazanan sarı benizli Çinlilere rağmen bu hükümranlık devam edecek. Cehennem dolup taşacaktır...

YAZIN KOYACAĞINIZ BİR KAP SU;

KIŞIN BİR KAP YEMEK ; HAYVANLARI İÇİN YAŞAMDIR.

YAŞAMA DESTEK VERİN LÜTFEN