Tevfik Fikret'in dizesini mırıldanarak banktan kalktım.

'Düşmek etrafı görememektir!'

Sonra kendi şiir dizemi söyledim:

Her düşmek yıkılmak değildir!

***

Tevfik Fikret'in bahçedeki kabri başına gittim.

Selam verdim.

'Üç külhü, bir Elham' okudum.

Müze Yöneticisi ve Tarihçi Ata Yersu Bey bendenizi karşıladı.

Tanıştık.

'Müzeyi gezebilirim.' dedim.

'Buyurun hocam.' dedi.

Müzede tek ziyaretçi bendim.

İçerledim!

***

Girişte Tevfik Fikret'in büstü!

İstanbul Boğazı'ndan -düşman gemileri geçiyor mu geçmiyor mu - der gibi bakıyor!

Boğazda, Yelkenliler dolaşıyor…

Bir yük gemisi boğazın sularını yara yara ilerliyor…

Yaz sıcağında, ılık bir rüzgar terime yapışıyor.

***

Mabede girer gibi yaklaşıyorum Tevfik Fikret'in evine.

Bu evin plan ve çizimlerini bizzat kendisi yapmış.

Resim çizdiğini biliyordum da Aşiyan'daki evinin planını çizdiğini bilmiyordum.

Cahillik çok kötü!

***

Nedense tiyatroda, Sahne Bilgisi dersimizi hatırlıyorum.

Kulisten beri, sahneye sağdan giriyorsan ilk önce sağ adımını atacaksın; yok soldan giriyorsan sol adımını!

Velhasıl 'epik' takılıyorum.

Evin kapısından giriyorum.

Tevfik Fikret'in mumya heykeli ile karşılaşıyorum.

İrkiliyorum.

Duvarda oğlu Haluk'un fotoğrafını görüyorum.

'Şairimiz en çok oğlu Haluk'a mı üzülmüştür acaba?'diyorum.

1911 yılında yayınladığı Haluk'un Defteri' adlı şiir kitabını düşünüyorum…

Birinci Bölümü: Promete. Yani, güneşten ateşi çalıp insana sunan kahraman.

İkinci Bölümü: Haluk'un Amentüsü. Yani, bilime, fenne, teknolojiye, umuda, akla varış.

Üçüncü Bölümü: Aydınlık gelecektir.

Dördüncü Bölümü ise Haluk'un Vedasıdır.

***

Bu kitapta; bilenler bilir; Haluk modeldir.

Tevfik Fikret'in seslendiği esasta, nedir?

Gençliktir.

Evet, gençliktir…

Gençlerin eğitilmesi, yetiştirilmesi ve bilimle, fenle, teknolojiyle, akılla, umutla; millete yararlı olarak, aydınlığa gitmeleridir…

***

Gerçek buyken, küçük yaşta eğitim için İskoçya'ya gönderdiği oğlu Haluk daha sonra Amerika'ya gitmiş ve Makine Mühendisliği bölümden mezun olmuştur.

Mutfak eşyalarının satışında çalışan Haluk; mason bir ailede adeta ikamet etmiş, evlendirilmiş, Hristiyanlığa yönlendirilmiş; ömrünün son yıllarına doğru rahipliği seçmiş ve vatana dönmemiştir.

Hatta babasının cenazesine gelememiştir.

***

Bu hususta Prof. Dr. Talat Sait Halman'ın, Haluk ile mektuplaşmaları önemlidir.

Haluk'un görüşlerini alması, Tevfik Fikret'i sorması, Haluk'un eşi ile vatana dönmek için vapur bileti alması, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında bir gerçektir.

***

Önemli olan, şairin topluma verdiği eserdir.

Özel yaşamı değil!

Nitekim Tevfik Fikret'in 1911'de yayınladığı'Haluk'un Defteri' okunmaya değerdir.

Zira bu kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında, yeni aydın tipinin belirginleşmesinde etkili olmuştur.