Küçük yaşlardan itibaren duygu paylaşımının önemi vurgulanmaktadır. Bu paylaşımın vurgusu, genellikle paylaşılmaması üzerine yapılmaktadır. Özellikle cinsiyete göre duygu paylaşımının olması ya da olmaması gerektiğini vurgulayan bir toplumda öfke patlamalarının olması, çok da şaşırılacak bir durum değildir. Çok küçük yaşlardan itibaren hem en küçük yapı olan aile toplumunda gerekse dışarıdaki sosyal hayatımızda kızgınlık ve öfke belirtilerimizin ayıp olduğu mesajı verilmektedir. Bağırmak ve tepki göstermek, her zaman için yanlış karşılanan bir duygu boşaltım durumudur. Peki, biz neden bağırıyoruz?

İnsanların bağırmasının sebeplerinde en temel üç sebep vardır. İlk sebep en mantıklı ve olağan olan sesini duyurma ihtiyacından kaynaklanır. Mesafe olarak uzak ya da çok gürültü bir çevrede insanların birbiri ile iletişiminde sorunlar oluşur. Bu sebeple insanlar birbirleriyle iletişime geçebilmek için bağırırlar. Çocukların en çok yanlış anlamasından kaynaklı tepki gösterdiği durum budur. Örneğin bir çocuğu yan odadan çağırmaya çalışan annenin tepkisine karşı çocuk bana bağırdın diyerek ağlamaya başlar. Bu süreç zamanla öğrenilmesi gereken bir durumdur. İnsanların bağırmasının ikinci bir sebebi diğer insanların, çevrenin ilgisini çekmektir. Bir çocuk ağladığında veya bağırdığında ilgi çekeceğini bilir. Pazarda satıcılar insanların ilgisini çekebilmek adına bağırır. İnsanların bağırmasına sebep olan üçüncü bir neden ise korkudur. Yaşadığı durumdan kaynaklı olarak korkan bir insan etrafından yardım istemek adına bağırır. Aynı zamanda o an korktuğu kişiyi bastırmak, karşı tarafa korku vermek için de bağırabilmektedir. Bu sayede tehdit edici unsurları kendinden uzaklaştırabilir. Bu sayede kendine olan güvenini artırabilmektedir.

Her üç durumda da bağırmanın temel sebebi insanın varlığını gösterebilme, kanıtlayabilme çabasıdır. Öfke boşaltımının anlık olarak bir rahatlama sağladığı doğrudur ancak anlık çözümler, biriken sorunlar oluşturur. Bu durum bir alışkanlık haline geldiğinde; öfkeli ve sinirli ruh hali diğerleri ile olan ilişkilerimizi, sağlığımızı, psikolojimizi kötü yönde etkileyebilmektedir. Bu sebeple her birimizin sesimizi ne zaman, nerede, hangi koşullarda yükseldiğini tanımlayabilmemiz önemlidir. Bu sayede anlık değil daha gerçekçi çözümler bulabilmiş oluruz.