Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nce 'çevre temizliğine dikkat çekmek amacıyla' kent merkezinden geçen Porsuk Çayı kıyısındaki yeşil alana yerleştirilen "çekirdek çitleyen eşek" heykeli, ülke kamuoyunda çok tartışılmıştı.

Birileri fena halde alınmış ve durumdan vazife çıkarmış olacaklar kio eşek heykelinin kulakları koparılmış !..

Şu insanoğlu ne tuhaf varlık: 'Aslansın' dersin sevinir, şişinir hatta; ama 'eşek' göndermesine çok kızar nedense. İkisi de hayvan oysa. Kaldı ki eşek, insanın daha çok işine yarıyor: Etinden sucuk, sütünden ilaç yapılır, üstelik sırtına binilir... Adına şarkı bile yapılmış bu yüzden, öyle değil mi?..

Ne nankör şu insanoğlu!

Yakınlarda yitirdiğimiz değerli mizah yazarımız Muzaffer İzgü'nün 'Cici Semer' adlı öyküsü geldi aklıma.

O öyküde, eşeklerin hepsinin, semerlerinden memnun olduğu köyün semercisi ölünce yeni birini bulurlar yerine. Ölçü almadan semer yapan bu yeni usta biraz acemidir. Eşeklerin sırtı kısa zamanda hep yağır olur 'ölçüsüz' yapılan semerler yüzünden… Hoşnutsuzluk had safhaya ulaşır ve tüm eşekler, yeni semerciyi protesto etmeye başlar.

Büyük bir gösteri düzenlenir, 'Sırtımız yağır oldu, ustamız sağır oldu! 'diye sloganlar bile atılır.

Eşeklerin içinden, bu işin çözümünün böyle olmayacağını düşünmeyi akıl eden biri, kürsüye gelerek, eşek olduktan sonra sırtlarına semer vuranın çok olacağını o nedenle önce eşeklikten kurtulmaları gerektiğini söyler.

Eşek heykeliyle, heykelin kulaklarıyla uğraşan, 'varlıkları' ve 'yaptıkları' ile çevre kirliliği yaratanlara ithaf olunur…