Türkiye'de üç buçuk milyonu aşkın mültecinin yaşadığı ve bunların büyük bir bölümünün de Suriyelilerin( üç milyondan fazlası) oluşturduğunu biliyoruz.

Türkiye'de 17 il nüfusuna denk Suriyeli yaşamaktadır. Bunlardan yaklaşık beş bini Samsun'da bulunmaktadır.

Buna rağmen rahatsızlığını ya da endişelerini dile getiren vatandaşlarımız vardır.

Sayıları yüz binlerle ifade edilen Suriyelilerin yaşadığı Şanlıurfa ve Gaziantep illerimiz vardır.

Buna rağmen Samsun'da endişelerini dile getirenlerle karşılaşıyoruz.

Her şeyden önce bu insanlar (Suriyeliler) 400- 500 yıl yönettiğimiz beldelerden gelmektedir. Yalnız canlarını koruma güdüsüyle bize sığınmışlardır. Mallarını bırakarak, canlarını dişlerine takarak bizim merhametimize ve şefkatimize sığınmışlardır.

Onlar için Türkiye ufukta bir umut ışığıdır, bir soluktur.

Bunlar eski devletimizin eski vatandaşları dindaşlarımızdır.

Aksi olsa yani eski vatandaşlarımız ve dindaşlarımız olmasalar ne olurdu?

Yine aynı şekilde davranmamız gerekirdi ve davranırdık.

Tarihimizde bununla ilgili birçok örneğimiz vardır. Mazlumun yani zulme uğrayanın dinine, ırkına ve vatanına bakmaksızın yardım etmek, hem Müslümanın ve hem de aziz milletimizin tarihin tanıklık yaptığı soylu davranışlarındandır.

Ancak bu noktada yetkililerin yapması gereken bazı şeyler vardır.

O da devletin entegrasyonu gerçekleştirici çalışmalarıdır.

Suriyeliler ile halkımız arasındaki bazı uyumsuzlukların, yapılacak entegrasyon çalışmaları ile ortadan kalkacağına inanıyoruz. Bunun en önemli ve ilk adımı Türkçenin öğretilmesidir. Türkiye bu sorunu gönüllü STK'lar ve yerel imkanlarıyla çözmesinin gereğine inanıyoruz.

Dil eğitimi ile birlikte toplumla uyum eğitimi de verilmelidir. Dil ve uyum eğitiminden sonra okuma çağındaki çocuklar mutlaka örgün eğitim kurumlarına kaydedilmelidir. Aksi davrananlara mutlaka yaptırım uygulanmalıdır.

Bugün başıbozuk sokaklarda dolaşan bu çocuklar, yarının işsiz-güçsüz gençleri olarak her türlü kanunsuz yapılanmaların(mafya, madde bağımlılığı vs.) bulunmaz elemanları olarak karşımıza çıkarlarsa şaşmayız. İşte vatandaşlarımızın endişesi de budur. Selam ve sevgi ile…