Hiç sevmem yemek masası fotoğrafları yayınlamayı, gözün gördüğüne nefsin aktığını düşünürüm hep. Bize öyle öğrettiler; ayıptı herkesin gözü önünde bir şeyler yemek. Artık devir değişti, eskiden yüksek bahçe duvarlarının arkasına kurulan masalar, şimdilerde yol kenarlarına kuruluyor ve ben de dahil hemen hepimiz, gelen geçenin gözü önünde bir şeyler atıştırıyoruz. Yine de masanın fotoğrafını ya da yemek listesini yayınlamak, bana tuhaf geliyor. Ama bugün ben de ortama uyacak ve bir menü yayınlayacağım, bir ziyafet menüsü, biraz eskilerden, bir asır öncesinden bir menü bu.

Menümüz 'limonlu taze istiridye ve Demidoff usulü çorba' ile başlıyor, 'çeşitli mezeler, acı soslu küçük lokmalar, Hollanda soslu böcek, St. Petersburg soslu ıstakoz ve Madere şarabında terbiye edilmiş sığır filetosu'ndan oluşan ordövle devam ediyor.

Bitmedi, devamı var ve oldukça zengin, oldukça güzel: Kekikli kuzu pirzola, güveçte keklik yavrusu yahnisi, Lyon sirkeli sığırdili, yağlı kağıtta barbunya balığı, kaz ciğerli semiz piliç, jöleli mantarlı tavşan patesi, Fransız usulü bezelye, saray usulü pilav, tereyağlı yeşil fasulye, Lyon usulü enginar.

'Doyduk' demeyin sakın daha listesinin yarısındayız; tere soslu az pişirilmiş karaca, Perigord usulü hindi, Moskova usulü keklik, türlü çeşitli salatalarla birlikte sultan jölesi, kiraz likörü jöleli meyve salatası, portakallı jöle, karamelli ceviz, ayva kompostosu ve gül sulu vişneli muhallebi. Ayrıca yirmi çeşit tatlı, 20 kase şekerleme, 30 tepsi meyve şekerlemesi, karamela, bisküvi ve küçük kremalı pasta tatmanız için sizi bekliyor.

Bu davet menüsü 19'uncu asrın herhangi bir sarayının menüsü değil, bu menü 19 asrın İstanbul'unda bizim bir vatandaşımızın Boğaz'daki yalısında verdiği bir davetin menüsü. Bir Ermeni vatandaşımızın, saray sarrafı Mıgırdiç Cezayirliyan'ın ziyafet menüsü. Hani şu bizim soykırım uyguladığımız yalanının dünya kamuoyunda ve parlamentolarında her geçen gün daha bir kabul gördüğü eski vatandaşlarımızdan birinin ziyafet menüsü. Ben bu menüyü Onnik Jamgoçyan'ın 'Osmanlı İmparatorluğu'nda Sarraflık' kitabından aldım. Yazar kitapta bir liste vermiş ama Osmanlıdaki azınlıkların zenginlikleri konusunda çok ilginç ve ibretamiz bilgiler var.

İmparatorluğun kurucu iradesi ve unsuru aslisi Müslüman Türkün sınırları korumak için kanını ve canını verirken daha sonra her biri bir başka ayrılık rüzgarına yelken açacak olan gayrımüslim tebaamızın nasıl bir refah içinde yaşadığını anlamak için okumakta yarar var.