Yıl 1979.

Türkiye'de her gün 15-20 genç siyasi olayların kurbanı olarak öldürülmektedir.

Öldürülen gençler bazen aynı silahla öldürüldüğü tespitleri yapılmakta fakat bir türlü failler bulunamamakta.

Kör dövüşün kana buladığı Türkiye'de ve dünyanın bazı ülkelerinde komünizm tehlikesi propagandası yapılmaktadır. Özellikle NATO ülkelerinde sürmekte olan bu kavga, bir gün gelecek vatan kurtarıcılarının(!) askeri ihtilali ile hemen kesiliverecektir.

İşte bu dönemde kaleme aldığımız kitabımızda kapitalist blokun askeri kanadı NATO' yu ve devlet bazındaki patronu ABD'Yİ şöyle değerlendiriyorduk:

'…NATO görünüşte hürriyet(!) ve demokrasiyi(!) seçen ülkelerin komünist saldırılara karşı kendilerini korumak için(!) kurulmuş askeri bir ittifaktır(Türkiye bu ittifaka 1951 yılında girmiştir.). İfade ettiğimiz gibi bu görünüşte böyledir… Kapitalist ülkelerin başını ABD çekmektedir. Dolayısıyla kapitalist ülkelerin askeri masraflarına katkıda bulunur gibi görünmektedir. Böylelikle de o ülkeleri alabildiğine sömürmektedir. Tabir caiz ise kaşıkla verdiğini kepçe ile almaktadır. Bunu yaparken bir anda iki hedef gözetmektedir:

a-Bir taraftan askeri yardım adı altında demode olmuş silahlarını elinden çıkarırken, diğer taraftan… silah sanayiini güçlendirmektedir.

b-ABD'de teknolojinin ileri derecedeki imkanlarıyla imalat yaptığı için hızlı üretimin yanında maliyet de düşük olmaktadır. Hızlı üretim ve ucuz mal elde edilmesine paralel olarak tüketimin hızlı olması için elinden gelen bütün imkanları seferber etmektedir. Bunun için de dünyanın çeşitli yerlerindeki savaşları(ihtilafları) sürekli olarak kışkırtmaktadır. Sebep ve gaye bellidir: Hızlı üretimi hızlı tüketimle bertaraf etmek ve dünyayı emerek insan kanı ve kemikleri üzerinde saltanat ikame etmek.'(S. 15).

Görünen o ki, 38 yıl önceki değerlendirmemizde değişen bir şey yoktur.

Türkiye, NATO'ya girişindeki amaç o günün SSCB'ni dengelemekti. Dış politikadaki bu dengeyi koruyarak bugüne gelmiş olan Türkiye, bu noktadan sonra ne yapacaktır?

Bu sefer de Rusya ile mi ABD'Yİ dengeleyecektir?

Ortodoks Rusya İstanbul, boğazlar tarihi vizyonundan yada sıcak denizlere ulaşma amaçlarından vaz mı geçmiştir?

Biz, biz olarak değerlendirmelerimize devam edelim. DEVAMI VAR…Selam ve sevgi ile…