Hangimiz; bizi gerçek hayatla tanıştıran ve eğiten ilkokul öğretmenini unuttuk?..
Hangimiz; baba, ana, abla ve ağabey gibi davranıp, bizi kötülüklere karşı uyaran öğretmenleri, hafızamızdan sildik?..
Hangimiz, ilerleyen yaşlara rağmen onlara sevgi ve saygımızı eksik ettik?..
Yazarı bilinmeyen bugünkü öyküyü, asil yürekli öğretmenlere ithaf ediyorum...
***
Öğretmenin adı bayan Thompson'du ve 5.sınıf öğrencilerinin önünde ayakta durduğu ilk gün, onlara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde; sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı. Adı Teddy Stoddard'dı. Bayan Thompson, Teddy'i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını, giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken bir halde olduğunu görmüştü. Teddy, mutsuz da olabilirdi.
Okul yönetimi, bayan Thompson'ı her öğrencinin geçmişteki kayıtlarını incelemekle de görevlendirdi. Teddy'nin bilgilerini en sona bıraktı. Teddy'nin dosyasını incelediğinde, çok şaşırdı. Çünkü; birinci sınıf öğretmeni: "Teddy, zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır. Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu...
Ve arkadaşları onunla olmaktan mutlu..." diye yazmıştı.
İkinci sınıf öğretmeni: "Mükemmel bir öğrenci, arkadaşları tarafından sevilen, fakat evde annesinin amansız hastalığı onu üzüyor ve sanırım evdeki yaşamı çok zor." diyordu.
Üçüncü sınıf öğretmeni ise "Annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Babası ona yeterince ilgi gösteremiyor ve eğer bir şeyler yapılmazsa, evdeki olumsuz yaşam onu etkileyecek" diye yazmıştı.
Dördüncü sınıf öğretmenine gelince: "Teddy içine kapanık ve okula hiç ilgi göstermiyor, hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor" demişti.
Bu notlardan sonra bayan Thompson sorunu çözmüştü ve şimdi kendinden utanıyordu. Öğrenciler ona güzel kağıtlara sarılmış süslü kurdelelere paketlenmiş yeni yıl hediyeleri getirdiğinde, kendini daha da kötü hissetti. Çünkü, Teddy'nin armağanı kaba kahverengi bir kese kağıdına beceriksizce sarılmıştı. Bunu diğer öğrencilerin önünde açmak ona çok acı verdi.
Bazıları, paketten çıkan sahte taşlardan yapılmış ve birkaç taşı düşmüş bileziği ve üçte biri dolu parfüm şişesini görünce; gülmeye başladı. Fakat öğretmen, bileziğin ne kadar zarif olduğunu söyleyerek ve parfümden de birkaç damlayı bileğine damlatarak öğrencilerin gülmelerini bastırdı.
O gün okuldan sonra Teddy, öğretmenin yanına gelerek; "Bayan Thompson, bugün hep annem gibi koktunuz" dedi.
Çocuklar gittikten sonra öğretmen, yaklaşık bir saat ağladı. O günden sonra da çocuklara okuma, yazma, matematik öğretmekten vazgeçerek onları eğitmeye başladı. Teddy'e özel bir ilgi gösterdi.
Onunla çalışırken zekasının tekrar canlandığını hissetti. Ona cesaret verdikçe, çocuk gelişiyordu. Yılın sonuna dek, Teddy sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmuştu.
Öğretmenin, "Hepinizi aynı derecede seviyorum" yalanına karşın, Teddy, onun en sevdigi öğrenci olmuştu.
Bir yıl geçmişti. Bir gün, kapısının altında bir not buldu. Teddy, tüm yaşantısındaki en iyi öğretmenin kendisi olduğunu yazmıştı. Ondan yeni bir not alana kadar 6 yıl geçti. Notunda liseyi bitirdiğini ve sınıfındaki üçüncü en iyi öğrenci olduğunu ve bayan Thompson'un hala hayatında gördüğü en iyi öğretmen olduğunu belirtmişti.
Aradan dört yıl daha geçmişti. Thompson, bir mektup daha aldı Teddy'den. O arada zamanın onun için zor olduğunu, çünkü üniversitede okuduğunu ve çok iyi dereceyle mezun olmak için çok çaba sarfetmesi gerektiğini yazıyordu. Ve bayan Thompson, hala onun hayatında tanıdığı en iyi öğretmendi.
Dört yıl sonra bir mektup daha geldi. Teddy, çok iyi bir dereceyle üniversiteden mezun olduğunu daha da ileriye gitmek istediğini yazıyordu. Ve hala bayan Thompson, onun tanıdığı ve en çok sevdiği öğretmendi. Bu kez mektubun altındaki imza, biraz daha uzundu: "Theodore F.Stoddard Tıp Doktoru"
Thompson, ilkbaharda bir mektup daha aldı. Teddy hayatının kızıyla tanıştığını ve evleneceğini yazmıştı. Babasının birkaç yıl önce öldüğünü, bayan Thompson'un düğünde damadın anne ve babası için ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.
Bayan Thompson, törene giderken özenle sakladığı birkaç taşı düşmüş olan o bileziği taktı ve Teddy'nin ona verdiği ve annesi gibi koktuğunu söylediği parfümden sürmeyi de ihmal etmedi.
Birbirlerini sevgiyle kucaklarken, Teddy, onun kulağına "Bana inandığınız için çok teşekkürler bayan Thompson, kendimi önemli hissetmemi sağladığınız için ve beni böyle değiştirdiğiniz için de..." diye fısıldadı.
Bayan Thompson, gözünde yaşlarla ona "Yanılıyorsun Teddy... Ben değil, sen bana öğrettin.
Seninle karşılaşıncaya kadar ben öğretmenliği bilmiyormuşum."
***
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...