Kış kapıda, soğuklar yaklaşıyor,

Şiirlerle ısınalım biraz…

'Ve biz; yine bir kış daha geçireceğiz

büyük öfkemizin içinde

ve mukaddes ümidimizin ateşinde ısınarak...' diyen Nazım'ın sıcak yüreğiyle...

Çok şeyi olanları mutlu sananlara,

Mahalledeki yoksul çocuklarla duygudaş olan Muzaffer İzgü'nün

"Baloncuyu da çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım." göndermesi gibi…

'Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme,

Gülümsemene kimin ne zaman aşık olacağını bilemezsin!..'

Telkininde Marguez'in

Gülümsemekten asla vazgeçmeyerek…

Fransızcada 'özlemek' yerine

'Eksik bırakmak' diye bir fiil varmış.

'Onu özlüyorum' yerine,

'O beni eksik bıraktı' dersin…

Bizi eksik bırakan bir şeyler var aslında!..

'İnsanı en çok acıtan şey hayal kırıklıkları değil,

Yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır."

Belirlemesini yapar ya Dostoyevski…

'Yaşanan zorluklara inat,

'Uçamıyorsan koş;

Koşamıyorsan yürü.

Eğer yürüyemiyorsan,

Sürün; ama hareket etmeye devam et.

Geleceğe ilerlemeyi sürdür' diyen Martin Luther King'in inatçı kararlılığıyla…

'Daha son sözü söylemedi hayat.

Belki yarınlar, mutlu sonlar var?'diyen ustaya saygıyla…

Ben o değilim

O gülen yüzlü çocuk,
O ateş gibi delikanlı,
O çalışkan, civa gibi adam…
Artık gülücükler vermiyorum çevremdekilere,
Koşturmuyorum güzel duyguların ardı sıra,
Avarelik yapmayı bile istemiyor canım…
Ben o değilim işte…

Ben bu da değilim aslında!..