Hz. İbrahim (AS) M.Ö. 1.800'lü yıllarda oğulları ve az sayıdaki inananlarıyla birlikte Filistin'e eski adıyla (Kenan) ellerine göç etmişlerdir. Filistin'de El Halil denen bölgede yaşadığı bilinen Hz. İbrahim (AS), Hz. Lut (A.S.) ile birlikte bu coğrafyaya yerleşmiştir. Kur'an-ı Kerim'de bu olay şu şekilde yer alır: 'Biz de dedik ki: Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol."Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. Onu ve Lut'u kurtarıp içinde, insanlık için bereketler verdiğimiz yere çıkardık.' (Enbiya Suresi Ayet 69-71) Hz. İbrahim (AS), oğullarından Hz. İsmail' (AS) i Mekke ve çevresine yerleştirmiş, ikinci oğlu Hz. İshak (AS) ise Kenan'da kalmıştır. Nitekim Kur'an'da Hz. İbrahim (AS)in oğullarından bir kısmını Beyt-i Haram'ın yakınlarına yerleştirildiğinden bahsedilmektedir. Tefsirlerde bu yer Mekke Vadisi olarak belirtilir: 'Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.' (İbrahim Suresi Ayet 37) Hz. İbrahim (AS) in Filistin'de kalan çocuğu Hz. İshak (AS) ın oğlu Hz. Yakup (AS) , oğlu Hz. Yusuf (AS) döneminde Mısır'a göç etmiştir. (Hz. Yakub (AS) ın oğulları İsrailoğulları olarak da anılır). Hz. Yusuf (AS) ın Mısır hazinelerinin başına geçmesi ile bu dönem boyunca İsrailoğulları Mısır'da huzur ve güvenlik içine yaşadılar, ancak İsrailoğullarının durumu zamanla değişerek Firavun tarafından zulme maruz bırakıldılar. Allah (CC) bu dönemde Hz. Musa (AS) a peygamberlik verdi ve ona, İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarmasını emretti. Hz. Musa (AS) Firavun'a giderek hem onu sapkın inançlarından vazgeçip Allah' (CC) a kul olmaya davet etti hem de İsrailoğullarını kendisi ile birlikte göndermesini istedi. Firavun, İsrailoğullarını ağır işlerde ölesiye çalıştırıyor, gördüğü rüya üzerine İsrail soyunun erkek çocuklarının öldürülmesini emrediyordu. Hz. Musa (AS) a da düşmanca cevap verdi, dahası ona iman edenleri imanlarından döndürmek için ellerini ve ayaklarını çaprazlama olarak kesmekle tehdit etti. Bunun üzerine M.Ö 1250 yıllarında Hz. Musa (AS) İsrailoğulları ile birlikte Mısır'dan göç etti. İsrailoğulları Sina Yarımadası'na ve Kenan diyarının doğusuna yerleştiler. Hz. Musa'dan sonra İsrail soyu Kenan diyarında, yani Filistin'de yaşamayı sürdürdü.

M.Ö 1000'lerde Hz. Davud (AS) İsrail soyunun yönetimine geçti ve güçlü bir krallık kurdu. Onun oğlu olan Hz. Süleyman (AS) ın döneminde ise İsrail'in sınırları güneyde Nil Nehri'nden, kuzeyde Fırat Nehri'ne kadar uzanıyordu. Bu dönemde İsrail Krallığı, mimari başta olmak üzere pek çok alanda çok görkemli bir dönem yaşadı. Kudüs'te Hz. Süleyman'ın emriyle görkemli bir saray (aynı zamanda mabed, Süleyman Mabedi ) inşa edildi. Hz. Süleyman'ın vefatının ardından İsrailoğullarına daha pek çok peygamber gönderilir fakat isyankarlıklarıyla gelen peygamberlerle mücadele ederler. İsyankar tavırları, aşırı kibir ve hırsları neticesi İsrail Krallığı bölündü, ardından putperest krallıklar tarafından işgal edildi. İsrail soyu köleleştirildi. Filistin'e hakim olan en büyük putperest imparatorluk ise Roma oldu.

Hz. İsa (RA) , Filistin'de Roma egemenliğinin sürdüğü bir dönemde geldi ve İsrailoğullarını bir kez daha kibirlerinden, batıl inançlarından vazgeçirip tek bir ilaha itaat etmeleri ve ona göre yaşamaya davet etti. Çok az Yahudi ona inandı, İsrailoğullarının büyük bölümü inkar etti. Hz. İsa'nın ardından bir süre sonra da bütün Yahudiler, Romalılar tarafından Filistin'den sürüldüler.

Kudüs'ün ve Filistin topraklarının İslam açısından taşıdığı değer ve kutsiyet nedeniyle İslamın kuzeye doğru sınırlarının genişlemesiyle birlikte Müslümanlar Filistin topraklarına yöneldiler. Hz. Ebu Bekir (RA) Filistin üzerine M. 633'te iki küçük birlik gönderdi. Bu birlikler önemli başarılar gösterdi. Daha sonra 634'te Halid Bin Velid komutasındaki İslam ordusunun Remle yakınlarında Bizans ordusuna karşı kazandığı zaferle Kudüs dışındaki Filistin topraklarının önemli bir kısmı fethedildi. Kudüs'ün fethi ise 638'de ikinci halife Hz. Ömer (RA) döneminde gerçekleşti. Hz. Ömer (r.a.)'ın Kudüs'ün anahtarlarını teslim aldığında oranın halkına, tam bir din hürriyeti ve güven içinde yaşayacaklarına dair yazılı bir emir vermiş, canları namus ve malları koruma altına alınmıştı. Bu fetihten sonra Kudüs ve çevresi 1099'a kadar sürekli Müslümanların hakimiyetinde kaldı. O tarihte haçlı ordularının kırk gün süren şiddetli kuşatmaları sonunda Hristiyanların eline geçti. Haçlılar Kudüs'ü işgal ettikten sonra bir hafta süreyle şehirde katliam gerçekleştirdi. Bu katliamda Müslümanlardan yetmiş bin kişi öldürüldü. Haçlı işgali 88 yıl sürdü. Bu işgale 1187 yılında Salahaddini Eyyubi (RA) son verdi. Yavuz Sultan Selim Han'ın 1516'da gerçekleştirdiği Mısır seferinde Kudüs ve Filistin Osmanlı devletine bağlandı. 1918 İngiliz işgaline kadar da Osmanlı yönetiminde tarihinin en huzurlu yıllarını geçirdi. Zira sadece Müslümanlar rahata ermemiş o bölgeyi kutsamış diğer semavi din mensubu başta Yahudiler olmak üzere Hristiyanlarda rahata ermiş, dini yaşayışlarını özgürce sürdürmüşlerdir. (Devam edecek)

Güzel günlere uyanın
Sağlıcakla kalın.