Ülkemizin en fazla korkulan konusudur dış borç. Herkes ekonomik verilere, istihdama, üretime, borsaya, dövize dış borca baktığı gibi bakmaz. Şunu çok iyi biliyoruz ki bir ülkeyi kaosa, karışıklığa, ekonomik felakete götürecek en önemli ensturman dış borçtur. Türkiye Kemal Derviş'in yaptığı programdan sonra bu sistemi çok fazla zorlamadan yoluna devam ediyor. 15 senedir devam eden sıcak para hareketi de bu zorlanmamaya çok katkı sağladı. Bu sayede dışarıdan yapılan her türlü müdahaleye de göğüs gerebilme dirayetini gösteriyordu. Ama Cumhurbaşkanının dediği gibi 'Tulumbada su kalmadı'

Türkiye'nin dış borç stoku ile ilgili bilgiler Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklandı. Türkiye'nin brüt dış borcu 412 milyar dolar.

2016 yılı 2.çeyreğine göre Milli gelirimizin yüzde 59.5'u büyüklüğünde. Milli gelire göre toplam dış borç yükü çok ülkeninkinden iyi ve taşınabilir büyüklükte. Amerika dahil bir çok ülkenin dış borcu milli gelirinden fazla.

Dış borç toplamı 2006 yılında 185 milyar dolardı. 2010 yılında 267 milyar dolara, 2015 yılında 392 milyar dolara yükseldi. 2016 yılında 409 milyar dolar olmuştu. Bir yıllık dönemde brüt borç stokunda sadece 13 milyar dolar arttı. 409 milyar dolardan 412 milyar dolara yükseldi.

Toplam dış borcun yüzde 30'unu kamu kesimi taşıyor. Kamunun toplam brüt borcu 122.8 milyar dolar. Bizde dış borç yükünün büyük kısmı bankaların ve reel sektörün üzerinde. Bundan dolayı hükümet rahat hareket edebilirim zannediyor ama özel sektörün borçlarının birçoğunun altında Hazinenin garantörlük imzası var. Yani hazine aslında bu borçlara kefil. Hani derler ya 'Paran çoksa kefil ol, aklın yoksa şahit ol.' O hesap!

Bankaların borç stoku 132.2 milyar dolar. Reel sektörün 137.3 milyar dolar. Bankalarımız yurt dışından borçlanarak içeride döviz ve Türk Lirası kredi dağıtıyorlar. Son dönemde kur yükselince bankalar daha fazla mevduat toplamak için faizleri yükseltiyor. Faizler hükümet ne kadar istemese de yükselme eğilimine giriyor. Böyle olunca yatırım olmuyor. Yani durum 1950'den beri aynı senaryonun tekrarı. Ben de buradan sesleneyim: 'Ey okur, bu durumun değişmesi gerektiğini düşünmüyor musun?'

Dörtte biri kısa vadeli

Reel sektör, büyük ölçüde dış borç yükü altında. Reel sektörümüz son yıllarda yurt dışından daha çok kredi kullanmaya başladı. Bankalar dış borç yükünü son 3 yılda azaltırken, reel sektör artırdı.

2015 yılının ilk 3 ayı sonunda 111.4 milyar dolar olan borç yükü, geçen yıl 129.8 milyar dolara, bu yıl 137.3 milyar dolara yükseldi. Türkiye'nin toplam dış borç stokunun dörtte biri kısa vadeli borçlardan oluşuyor.

Döviz trafiğinde tıkanmalar olunca, içeride döviz fiyatları yükselmeye başlayınca dış borç yükü gündeme gelir.

Yakın dönemde, döviz trafiğinde tıkanmalar oldu. Döviz fiyatları arttı. Ama Türkiye dış borç ödemelerinde sorun yaşamadı.

Son bir yılda brüt borç stokunun büyük ölçüde artmaması olumlu bir gelişmedir.

Dış borç kullanımında vade kadar faiz oranları da önemlidir. Ülke riski veya daha başka nedenlerle dış kredilerin faiz oranlarının yüksek olması, yurt içinden yurt dışına önemli ölçüde kaynak transferine yol açıyor. Bunu gören hükümet yetkilileri önümüzdeki dönemde dış piyasalardan yaklaşık 210 milyar dolar borçlanmamız gerektiğini söylüyorlar. Amerika ve İsrail ile yaşanan didişmeler ve dünya para trafiğini yöneten, dolar basma yetkisini elinde tutan Yahudi bankerler vade ve faiz oranlarında bizi köşeye sıkıştırmak isteyeceklerdir. Hükümet kısır çekişmelerden başını kaldırıp bu duruma nasıl müdahale edecek merak ediyorum doğrusu!