Uzun vadede ülkenin gündemine sunulan hedeflerin tutturulması ülkeyi yönetenlerin ciddiyeti ve tutarlılığı açısından çok önemlidir. Bu tutarlılığın en önemli göstergesi ekonomik verilerdir. Ekonominin çok farklı kriterleri vardır.

Dünya'nın en büyük ekonomilerini de bu farklı kriterlere göre sıralayabiliriz. Bu kriterlerin en başında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla gelmektedir. Bir ülkenin ekonomik gücü, o ülke para biriminin değeri, iş gücü piyasası, ticareti, üretimi, tüketimi, ücretleri, vergileri, hükümetin kamu politikaları, iç ve dış siyaset politikaları gibi ana göstergeleri ile ölçülür. Tabi bunun yanı sıra ekonomik göstergeleri belirleyen birçok istatistiksel veri ise ekonominin tümden detaylı bir resminin çekilmesini sağlar.

Bir ülkenin ekonomik büyüklüğünü ölçmede kullanılan en önemli istatistiki veriler ana başlıkları ile büyüme rakamları, faiz oranları, enflasyon, işsizlik, bütçe dengesi, cari işlemleri, döviz kurları ve nüfus olarak sıralayabiliriz. Bu ana başlıklar altında sıralayabileceğimiz onlarca ekonomik data yine ülke ekonomilerinin büyüklüğünün ölçülmesindeki kriterleri oluşturur.

Büyüme rakamı ile ilgili %11.1 gibi bir rakam TÜİK verilerine göre çıktı ve kimseye inandırıcı gelmedi. Bankaların vermiş oldukları faiz oranlarıyla ilgili ilanlara göz attığımızda%14.50 gibi son 15 senede görmediğimiz oranlar ortaya çıkıyor. Enflasyon çift haneli rakamları daha 10.ayda buldu ve 2017 yılı için %13'ün üzerinde olacağı görülüyor. İşsizlikte özellikle üniversite mezunlarında %50 gibi korkunç rakamlar telaffuz ediliyor. Kişi başı düşen 10 bin dolar mertebesi ise son döviz kuru yükselmeleriyle 7.500 dolar civarına indiği bazı uzmanlarca hesap ediliyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) sıralamasına göre şu an Dünya'nın en büyük ekonomisi konumundadır. 18 Trilyon 37 Milyar Dolar büyüklüğündeki ekonomiyi, Çin 11 Trilyon 8 Milyar Dolar büyüklük ile takip etmektedir. Euro Bölgesi ülkelerinin toplamı ise Çin'i az bir fark ile geçerek 11 Trilyon 602 Milyar dolar seviyesinde bulunmakta. Japonya 4 Trilyon 123 Milyar Dolar büyüklüğü ile Çin'in açık ara arkasında bulunmakta. Euro Bölgesindeki en gelişmiş Avrupa ülkeleri ise sırasıyla Almanya 3.3 Trilyon, İngiltere 2.8 Trilyon, ve Fransa 2.4 Trilyon ile sıralanmakta. Hindistan 2 Trilyon, İtalya 1.8 Trilyon, Brezilya 1.7 Trilyon ve Kanada 1.5 Trilyon ile ilk 10 sırayı oluşturmakta. Türkiye, GSYH sıralamasında şu an itibariyle bu listenin 718 Milyar Dolar büyüklüğü ile 18. Sırasında bulunuyor.

2023 Hedefi Niye Saptı?

Türkiye'nin 2023 vizyonunda dünyanın en büyük 10 ülke arasına girme hedefi devam ediyor. İlk 10 için geride bırakmamız gereken rakipler ise sırasıyla 750 Milyar Dolar ile Hollanda, 862 Milyar Dolar ile Endonezya, 1.14 Trilyon Dolar ile Meksika, 1.19 Trilyon Dolar ile İspanya, 1.33 Trilyon Dolar ile Rusya, 1.34 Trilyon Dolar ile Avustralya ve 1.37 Trilyon Dolar ile Güney Kore bulunuyor. Bu sıralamaya göre kuşkusuz en büyük rakipler Güney Kore, Avustralya ve Rusya olarak görülmekte. Türkiye'nin Hollanda, Endonezya, Meksika ve İspanya'yı geride bırakması çok olası çünkü bu ülkelerde yeterli inovasyon ile dünyanın seyrini ve gelişimini değiştirecek önemli bir hamle gelmemekte. Ancak Güney Kore gibi teknoloji üreten bir ülke, Dünyadaki oyun kurallarını çok çabuk değiştirebilme kapasitesine sahip. Rusya, siyasi ve politik faktör olarak Dünyanın dengesini değiştirebilecek konumda ve jeopolitik faktörler ve enerji kaynakları ile kendisini sürekli yenileyebilme imkanına sahip. Avustralya kıta ülkesi olarak hem coğrafi hem de yer altı kaynakları açısından son derece zengin ve refahı yüksek olan bir ülke konumunda.

Türkiye, devletin kuruluşunun 100. yıl dönümü itibariyle kendisine koyduğu 2023 hedefleri için 2000'li yılların başından itibaren önemli bir sıçrama ve büyüme hamlesi gerçekleştirmiştir. 2002 yılında 184 Milyar Dolar ile 25. Sırada bulunan Türkiye 14 yılda tam 4 kat büyümüştür. Bu hamle ile yıllara göre değişen sıralamalarda ancak 17. Sıraya kadar yükselebilmiştir. Ancak 2008 yılında yaşanan küresel kriz tüm dünyada ki ülke ekonomik büyüklüklerini olumsuz yönde etkilemiş ve daralmalara yol açmıştı.

2030 ve 2050 yıllarında Dünya Ekonomi Sıralaması

2030 ve 2050 yılları için IMF, Dünya Bankası, PWC gibi önemli kuruluşların çıkarmış olduğu Dünya Ekonomik Görünümü Raporlarında Türkiye'nin uzun vadeli perspektifte, Dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde yer alma şansının halen olduğu görüşü hakim. Tabi ilk 10 için Türkiye'nin sürekli olarak her yıl üst üste en az %5 ile %7 büyüme sağlaması gerekmektedir. Bu da ekonomi, bilim ve teknoloji alanlarında yapılacak büyük reformlar neticesinde gerçekleşebilir.
IMF'nin raporuna göre 1999 yılında Dünya GSYH'sı toplamda 32.5 Trilyon Dolarken, 2015 yılı sonu itibariyle 73.6 Trilyon Dolara yükseldi. Yani Dünya GSYH'sı 16 yılda iki kat artış gösterdi. 2016 sonrası 2030 ve 2050 projeksiyonlarına göre dünya ticaretinde alınan paylar ve nüfus değişimlerine göre sıralamalarda bazı net değişimlerin olacağından hiç kuşku yok. PWC'un 2050 yılı tahminlerine göre Türkiye 4.3 Trilyon dolar ile 14 sırada yer alacak. PWC, satın alma paritesine göre yapılan sıralamada ise Çin 1. Sıraya, Hindistan ise 2. Sıraya yükselerek 3. sırada ki ABD'nin önüne geçecek. Gelişmekte olan ülkelerden Endonezya 4. sırada, Brezilya 5. sıraya, Rusya 6. sıraya, Meksika ise 7. sıraya yükseliyor. Gelişmiş ülkelerden Japonya 8. sıraya düşerken Almanya 9. sıraya, İngiltere ise 10. sıraya geriliyor. Türkiye ise bu ülkelerin hemen arkasından 11. sırada bulunuyor.

Belki şimdiden çok akıllıca ve zaman geçirmeden yapılacak hamlelerle bu umut veren tablo gerçekleştirilebilir. Özellikle genç nüfusun varlığı umutlu olmamızı sağlıyor. Ama bu gençlik hedefsiz ve eğitimsiz kalırsa, eğitim çağdaşlık yerine din eksenli bir sisteme evrilirse o zaman bıçak sırtına döner ve bu gün bulunduğumuz noktanın çok ötesine, hayal bile edemeyeceğimiz alt seviyelere düşer. Bir eğitimci olarak bu konuda çok umutlu olmadığımı söylemek ne kadar zor geliyorsa da dost acıyı söyler demişler!