696 sayılı KHK ile sadece 'personel çalıştırılmasına dayalı' hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan taşeron işçilerin kadroya alınmasına imkan tanınmıştır. Buna göre ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı, yaklaşık maliyetinin en az %70'lik kısmının varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu, yıl boyunca devam eden ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin 'hizmet alımları' bu kapsamda mütalaa edilecek ve çalışan işçiler taşeron düzenlemesinden yararlandırılacaktır. Bu durumda örneğin şoförlü araç kiralama, yemek hazırlama hizmeti vb. işlerin ihalelerinde personel maliyeti yüzde 70'in altında olması ihtimalinde çalışan işçiler için bir yenilik öngörülmemektedir.

Ayrıca konusu mal alım, yapım işi, danışmanlık olan ihalelerde, çağrı merkezi hizmetlerine ilişkin ihalelerde, hastane bilgi yönetim sistemi hizmeti ihalelerinde çalıştırılan işçiler de kadro düzenlemesinden yararlanamayacaktır. Bu şekilde işçiler arasından yapılan ayrımın hangi hukuki kriterin içinde değerlendirilebileceğini takdir etmek güçtür. Hangi sebeple olursa olsun netice itibariyle işçi, zihinsel veya fiziksel emeğin mahsulü olarak 'üretim' faaliyetinin içerisinde yer almaktadır. Bir emeği diğer emekten üstün ve yeğ tutma anlayışı kabul edilemez. Bu bakımdan çalışma hak ve hürriyeti ile ilgili düzenleme yapılacaksa bundan her çalışanın azami şekilde istifade etmesine yönelik bir say(çalışma) ve gayretin ortaya konulması her kişinin beklentisi ve arzu edeceği husustur.

KHK'ya göre işçi kadrosuna geçiş için, Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde öngörülmüş olan ve devlet memurluğuna atanmak için aranan genel şartlardan bazılarına sahip olunması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle memur olmak için aranan şartların eğitim ve yaş hariç önemli bir kısmı taşeron işçiler için de aranmıştır. Buna göre Türk vatandaşı olmak, kamu haklarından mahrum bulunmamak, bazı suçlardan mahkûm olmamış olmak, askerlikle ilgisi bulunmamak, görevi yapmasına engel akıl hastalığı bulunmamak, güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak kaydıyla bir kişinin kadroya geçiş için müracaat etmesi olanaklıdır. Burada dikkat çekici olan husus yukarıdaki son cümlede yer almaktadır.

Görüleceği üzere memuriyete giriş için yine bir KHK ile 2016 yılında şart olarak kabul edilen güvenlik soruşturması işçi kadrosuna geçiş için de aranmaktadır. Bu düzenleme adeta 'termal stres' gibi işçilerin üzerinde büyük baskı ve endişe yaratmaya müsait bir düzenlemedir. Zira belli bir ölçü(t) sunmamaktadır. Hangi durumlarda kişilerin güvenlik eşiğini aşabileceği muammadır. Diğer yönüyle bu kişiler halen kurumlarında çalışan kişilerdir. Güvenlik soruşturmalarında 'tehlikeli' görülen bir şahıs kadroya aktarılmadığında geçmişte yıllarca bu 'sakıncalı' haliyle mi çalıştırılmış olduğu kabul edilecektir? Bir başka noktada işçilerin doldurması istenen bilgiler arasında aile fertlerinin kimlik bilgileri de yer almaktadır. Bu durumda aile fertlerinde mevcut olan bir hukuki-cezai sorun sebebiyle işçi kişinin güvenlik soruşturmasından olumlu netice elde edememesi ihtimali ortaya çıkabilecektir. Cezaların şahsiliği ilkesi askıya mı alınıyor, başkasının kabahati sebebiyle işçinin müstakbel akıbeti zarar mı görecek şeklindeki soruları akla getiren bu koşuldan vazgeçilmelidir.