Merhum Mehmet Akif Ersoy'un tarihle ilgili şu mısralarını pek okur ve düşünürüm:

'Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarih'i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?'

Türkiye , bugün olduğu gibi geçmişte de bazı badirelerle karşılaşmıştır.

İstiklal Savaşından sonra geçirmiş olduğu en önemli badirelerden biri Musul, diğeri ise İkinci Dünya Savaşı sonrası Rusya'nın saldırması tehlikesiydi.

Osmanlı Devleti'nde de en büyük kırılmalardan birisi de şüphesiz İkinci Abdülhamit sonrası iktidarların iyi niyetli yanlış icraatlarıydı.

Merkezi yönetimle ülkeyi avuçlarının içine alan İkinci Abdülhamit bir taraftan Osmanlı ve İslam coğrafyasındaki atılımlarıyla merkezi otoriteyi tesis etmeye çalışırken diğer taraftan da içte imara ve eğitime ağırlık vermiştir.

Bütün bunlar barışmaz Müslüman iki aydın gurubunun doğmasına neden olmuştur.

Çoğunluk İkinci Abdülhamit'i anlayamamış, hatta aleyhine çalışmış ve azınlıkların değirmenine su taşımıştır.

Açtığı modern ve yetkin eğitim kurumlarında yetişen genç subayların namluları, yazar- çizer takımının kalemlerinin sivri uçları İkinci Abdülhamit'e çevrilmişti.

İkinci Abdülhamit yönetimden uzaklaştırıldıktan birkaç yıl içinde koca bir imparatorluk yıkıldığını gören Müslüman aydınlar şaşkına dönmüş ve üst-başlarını yırtmaya başlamışlardı.

Biz diliyoruz ki ne Sayın Erdoğan ve ne de aydınlarımız yanılmasınlar.

Baba yadigarı yalnız bir Türkiye'miz kaldı.

Çevresi ve sınırlarıyla bir Türkiye'yiz.

Aydınlarımız, gençlerimiz, politikacılarımız dünyayı ve Türkiye'yi iyi okusunlar ve anlasınlar.

İkinci Abdülhamit dönemindeki yanılgıların tekrarına tahammülümüz yoktur.

Selam ve sevgi ile…