AKP'li bir dostum 2005'lerde 'Ağabey, bu muhalefet oldukça biz daha çok seçim kazanırız' demişti de gülüp geçmiştim. İtiraf etmeliyim ki, o siyaseti benden iyi okuyormuş. Bugüne kadar hep kazandılar ve böyle giderse bugünden sonra da yine kazanacaklar. Dün gülüp geçtiğim bir ifadeyi bugün kabullenmem ve itiraf zorunda kalmam ne hazin!

HDP'yi saymıyorum bile, onların bu ülkede iktidar olmak gibi bir dertleri yok. Lafım ötekilere, yani yıllardır birisi yüzde 25'lere diğeri de yüzde 10'lara demir atmış eskilerle, esen ya da estirilen rüzgarın nereye taşıyacağı pek bilinmeyen en yeniye.

Eskiler bugüne kadar hep konuştular, hala konuşuyorlar ama ne yeni bir söz söyleyebildiler, ne bir umut ve heyecan uyandırabildiler ne de güven verebildiler. Birisi kendi ayakları üzerinde durmaktan umudunu kesmiş olmalı ki 'beka' gibi bir kutsal değer üzerinden bir başkasına eklemlenme yolunda. Diğeri daha da dağınık, kah sağa kırıyor dümeni kah sola, bir sözleri diğer sözlerini tutmuyor, bir konuşan öbür konuşanı nakzediyor ve kararsızlıkları onlara yüzünü dönmek isteyenleri anında pişman ediyor.

Gözüken o ki, İstanbul İl Başkanlığına seçilen Dr. Canan Kaftancıoğlu CHP'nin sırtında taşınması imkansız en azından çok yorucu ve ağır bir yük olacak. Sadece geçmişte paylaştığı sosyal medya mesajlarıyla değil, o yanlışlarını savunurken sergilediği tutarsız tavırları ve özrü kabahatinden büyük savunmalarıyla.

Mesajlarındaki 'Ermeni soykırımı' ve de 'katliamı' gibi ifadeleri açıklamak için telefonla bağlandığı bir haber programında kendisini savunurken 'hadi, soykırım demeyelim de, büyük acı diyelim' mealindeki sözleri hem kişisel tutarsızlık hem de kendi tarihine Ermeni ya da ABD yöneticilerinin tanımlarıyla yaklaşması açısından son derece yanlıştı. 'Büyük acı!' ABD başkanları da tıpkı Dr. Kaftancıoğlu gibi tanımlar her 24 Nisan'da sözde Ermeni iddialarını.

Bir de şu 'Atatürk'ün askeriyiz' sözüne itirazı var ki aynı cehaletin ya da aynı duyarsızlığın bir başka ifadesi. 'Atatürk'ün askerleri' sözünü 'militarist' bulduğu için 'Atatürk'ün yoldaşıyım' demeyi tercih ediyormuş hanımefendi. Sen kimsin, ben kimim, ya da o kim, bu kim, Mustafa Kemal Atatürk'e yoldaş olmak kim? Bunu Kazım Karabekir derse hakkıdır, Rauf Orbay derse onun da hakkıdır. Halide Edip Adıvar'ın da, Mehmet Akif Ersoy'un da, o şanlı savaşa katılan herkesin de hakkıdır ama ne senin haddin ve hakkındır Sayın Kaftancıoğlu ne benim ne de bir başkasının. Biz ancak şanlı Türk tarihi içinde onun aydınlattığı atalar yolunun yolcusu olabiliriz, yoldaşı değil, yolcusu.

'Bir il başkanı çok mu önemli?' diyenler olabilir; eğer o il birçok ülkeden daha büyük, daha kalabalık ve daha önemli İstanbul ise il başkanı çok önemlidir. Onun geçmişi her partili ama özellikle de parti yönetimi tarafından iyice araştırılıp ondan sonra o makama getirilmesi gerekirdi. Bu ana kadar kırdığı potlar bundan sonra devireceği çamlar konusunda CHP genel merkez yönetimin çok dikkatli olmasını gerektiriyor.

CHP, karşıtlarının açığını değerlendirme ve en ufak açıkta gol atma becerisi tartışılmaz AK Parti'ye kendi eliyle çok ciddi gollük paslar veriyor. MHP ise AKP ile farklı formalar içinde aynı yarı sahada ve aynı kaleye karşı top taşıyor. Ve büyük iddialarla ana gövdeden ayrılanlar 'milli merkez' olmakla 'öteki MHP kalmak' arasındaki ince ipte yol almaya çalışıyor. Kaderlerini kendi tercihleri belirleyecek.