Yedi yıldan fazla süre içinde, Suriye meselesi Türkiye gündemindeki ilk yerini işgal etmektedir. Orta Doğu bataklığı ise bir gayya kuyusu gibi kaynamaya devam ediyor. Daha önce üzerinde durduğum gibi, Orta Doğu'yu bu şekilde karışık duruma getiren öncelikli olarak petrol gibi görülmekle beraber, temelinde İsrail'in çıkarları, emniyeti yatmaktadır. BOP'un da temelinde yatan husus aynıdır. Bu proje gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi, bunu bilmek mümkün değildir. Yalnız, ütopik olsa da, İsrail için bu proje gerçekleştirilmeye çalışılacak ve bunun ceremesi ise Türkiye dahil, Orta Doğu'daki ülkelerin halklarından çıkarılacaktır.

Başta ABD olmak üzere Batı, Orta Doğu'da yaşayan halkları insan olarak görmemekte; Donald Trump'ın medyaya yansıyan buradaki insanlar hakkındaki anlayışı çok çirkin olmakla birlikte bir gerçeği de; yani onların bakış açısını yansıtmaktadır. Onun için bu devletlerin, suni olarak yaptıkları gülümsemelere ve verdikleri sözlere inanılmamalıdır. ABD ve gerek Rusya'nın Türkiye'ye olan yaklaşımlarını ihtiyatla karşılamak gerekir. Ülkemizin çıkarları için yapılacak projelerde onları yok kabul etmek, dahası onları karşımızda kabul etmek gerekir. Lütfen, Irak savaşından bu yana, NATO müttefikimiz ABD'nin nelerine şahit olduk. Bundan sonra da huylu huyundan vaz mı geçecek, bunu düşünmek gerekir. Kurda 'boynun niye kalın' diye sormuşlar; o da ' kendi işimi, kendim yaparım' demiş. ABD'de üç buçuk yıl kaldım, bu sebepten onları çok iyi tanıyorum. Sizden çıkarları yoksa, dostu da değilsinizdir.

ABD'nin, hepsi aynı kapıya çıkan; PKK veya PYD veya YPG veya PKK için binlerce tır silah yardımı, gözümüzün önünde olmadı mı? ABD bu kadar silahı babasının hayrı için asla yapmaz. Şimdi de, 30 bin kişilik bir PYD ordusu kurma peşindeler. Son bir gün içindeki, Washington'dan bu kurulacak ordu ile ilgili olarak yapılan açıklamalara da inanmıyorum.

Fırat kalkan ile birlikte, PYD'nin Akdeniz'e ulaşması engellenmiştir. O alanlarda yaşayan nüfusun anacak yüzde 7'si Kürt'tür. Buna karşılık istila ettikleri yerlere bakmanızı rica ederim. Bir koldan Membiç'e uzanmalarına karşın, Afrin'i de tutmuş olmaları da tesadüf olamaz.

Şu anda Türkiye Afrin'e dört cepheden saldırma durumunda bulunmaktadır. Böyle bir harekat elbette, büyük riskleri beraberinde getirecektir. Bu alanda, ABD bir tarafa; Rusya da bulunmaktadır. Rusya'nın birkaç tane üssü burada vardır. Bu bakımdan böyle bir harekat, Türkiye'yi ABD ve Rusya ile de karşı karşıya getirebilir. Burada PYD'nin yanında, Beşar Esad'in güçleri ile de karşı karşıya gelme ihtimali de vardır. Bir hususu burada zikretmek gerekir ki, Beşar Esad, ABD'nin PYD'den kuma durumunda olduğu 30 bin kişilik ordudan rahatsızdır. Her ne şekilde olursa olsun, Beşar Esad ile kurulacak ilişkiler, Türkiye açısından çok önemlidir, elbette dostun faydası da vardır. Dostun düşmanın kim veya kimler olduğu belli olmayan bir ortamda, Esad güçlerinden istifade edilebilir. Ayrıca, Türkiye Suriye'nin, toprak bütünlüğünü öteden beri savunduğuna göre, zaten Beşar Esad ile aynı paralele gelmiş olmaktadır.

Afrin'e olan harekatta çok dikkatli olma gereği ortadadır. Zira, kimle karşı karşıya geldiğimiz belirsizdir. Bunun yanında, NATO müttefiki ülkelerle karşı, karşıya gelme olasılığının yanında; Rusya'nın nasıl bir tavır alacağı da belirsizdir. PKK ve PYD'nin Moskova'da bürolarının olduğu gereği unutulmamalıdır. Rusya'nın PYD'ye ve bunların Kuzey Suriye'de kurulacak olan yapıya karşı olmadığı da açık bir gerçektir. Allah'tan TSK'ya başarılar dilerim. Saygılarımla.