Dün, Türkiye'nin araştırmacı gazetecilikte öncü ismi Uğur Mumcu'nun bombalı saldırı sonucu katledilişinin 25. yıl dönümüydü...

Uğur Mumcu gibi antiemperyalist bir yurtseveri öldürmek kim ya da kimlerin işine gelebilirdi?..

Emperyalizme uşaklık edenler, o dönemde adres şaşırtmak için elinden geleni yaptı...

Mumcu'nun tamamlayamadığı kitabın adı: "Kürt Dosyası" idi...

Mumcu, terör örgütü PKK'nın gerçek yüzünü, arkasındaki emperyalist güçleri ve onların amaçlarını belgeleriyle ortaya koyacaktı...

İstemediler!..

Anavatan Partisi Milletvekili ve eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci, 5 Şubat 1993 tarihinde eşi ve iki çocuğu ile birlikte Bolu'nun Gerede ilçesi yakınlarında, ters yola girmesi sonucunda trafik kazası geçirdi. Kahveci ve eşi olay yerinde hayatını kaybetti. 17 yaşındaki kızları Aslıhan Kahveci yaralı olarak kurtuldu. 10 gün tedavi gördüğü hastanede öldü...

Rahmetli Turgut Özal, TSK'nin güçlendirilmesi için "elektronik harp projesi"nin başına güvendiği isimlerden Adnan Kahveci'yi görevlendirmişti...

Kahveci, ters yola girecek biri miydi?..

17 Şubat 1993'te Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'i Ankara'dan Diyarbakır'a götüren askeri uçak, havalandıktan kısa bir süre sonra Esenboğa'ya acil iniş istedi, ancak iki motorundan birinin alev alması sonucu Yenimahalle'de düştü. Herkes ağız birliği etmiş gibi "ihmal" dedi.

Eşref Bitlis, Çekiç Güç'ün PKK'lı teröristlere lojistik destek verdiğini açıklamıştı. Ölümünden bir hafta önce de Suriye, İran ve Irak Dışişleri Bakanları ile PKK'nın bitirilmesi için görüşmeler yapan biriydi...

Bitlis, terörün sona erdirilmesi konusunda ekonomik ve sosyal politikalardan söz eden bir mert askerdi…

17 Nisan 1993'de Cumhurbaşkanı Turgut Özal Çankaya Köşkü'nün bahçesinde rahatsızlandı. Köşke cankurtaran çağrıldı. Gülhane Askeri Hastanesi'ne hareket eden cankurtaran, en yakın hastane olan Hacettepe'ye yönlendirildi. Özal'ın saat 14.30'da vefat ettiği açıklandı. Koruması, öldürüldüğünü ve otopsi yapılması gerektiğini iddia etse de buna gerek olmadığını söyledi. Yıllar sonra Özal'ın ailesi de ölümdeki şüpheden söz etti.

Bir zamanlar, "Federasyon" gibi laflar eden Özal, bu söylemleri bırakıp, daha millici bir tavır sergilemesinin bedelini ödemişti?..

Türkiye tarihinin karanlık yılının en kahpe saldırılarından biri 25 Mayıs 1993'te gerçekleşti. MGK, PKK'ya yönelik genel af gündemiyle toplanacaktı. O gün silahsız bulunan 35 erimiz Malatya- Bingöl karayolunda şehit edildi.

PKK'nın elebaşının "eylemsizlik kararı" aldığı bir dönemde, bu kahpeliğin emrini veren PKK'lı terörist Şemdin Sakık, FETÖ kumpas davalarından biri olan Ergenekon'da eski Genelkurmaya Başkanı Org. İlker Başbuğ'un karşısına "gizli tanık" olarak çıkarıldı...

Tesadüf olabilir miydi?..

2 Temmuz 1993, insanların diri diri yakıldığı vahşetin tarihiydi. Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat etkinlikleri için gelen Aziz Nesin ve arkadaşları protesto ile karşılaştı. Madımak Oteli ateşe verildi ve 33 kişi yanarak can verdi...

Tam 4 gün sonra, takvim yaprakları 6 Temmuz 1993'ü gösterdiğinde, Erzincan'ın Başbağlar köyü basıldı, 27 erkek kurşunu dizildi, 5 kadın da yakılarak öldürüldü...

Bu olay; Kahramanmaraş ve Çorum'da, 12 Eylül öncesindeki senaryonun benzerini Sivas'ta sahneye koymak için yapılmış bir provokasyondu. Sağduyu galip geldi…

22 Ekim 1993'de Diyarbakır Lice'de teröristlerle askerler arasında çatışma çıktı, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın uzun namlulu silahla katledildi. O gün Lice'de çıkan olaylarda 30 kişi hayatını kaybetti. Aynı gün de Siirt'te PKK saldırısı sonucunda, 13'ü çocuk 9'u kadın, 22 kişi katledildi...

PKK'ya karşı verdiği mücadelede efsaneleşen Diyarbakır JİTEM Grup Komutanı emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever, duruşma için gittiği Ankara'da öldürüldüğünde takvim yaprakları 4 Kasım 1993'i gösteriyordu. Kim ya da kimler, Cem Ersever'in mahkemede konuşmasını istememişti?..

Dün, bir yiğit adamın daha katledilişinin ölüm yıldönümüydü. O da 24 Ocak 2001 tarihinde Diyarbakır'da hain kurşunların hedefi olmuştu. Diyarbakır halkını devletle buluşturan, stadyuma girdiğinde tribünlere ayağa kaldıran ve halkın her derdiyle ilgilenerek, büyük sempati kazanan Gaffar Okkan'ın şehit edilmesi kimin işine yaradı?..

Dahası var elbette…

Her şey açık ve net...

Yoruma dahi gerek yok!..

Olayların izi, bizi faillere götürüyor...

Fırat Kalkanı'nı, 15 Temmuz'u ve Afrin'i anlamak için 1993'te ve sonrasındaki olayları hatırlamak yeterlidir!..

Tabii ki beyinleri satılmış değilse!..