Ülkemiz insanının nasıl olup da bu kadar müsrif hale geldiğine inanamıyorum. Toplu olarak beslenme yerleri, lokanta, otel, alışveriş merkezlerinde ve tatil köylerindeki gördüğüm gıda maddeleri israfı had safhadadır. Gözümle gördüğüm gibi, istatistikler de benim gördüklerimi teyit etmektedir. Türkiye'de her gün birkaç milyon ekmek çöpe atılmaktadır. Türkiye çapında bu atılan ekmekten dolayı, ithal ettiğimiz birkaç milyon ton buğdayı çöpe atmak değil midir? Yere düşen ekmeği, öperek anlına götüren insanımızla, bugünkü durum nasıl da bir tenakuzu ortaya koymaktadır. Ekmeğe gizli zam yapmak için onun küçültülmesi ile israf önlenebilir mi? Bunu öne sürenler, özellikle, insanların beyinlerine hitap etmeleri gerektiğini unutuyorlar. Öncelikle, Ülkemizde yaygın olarak uygulanan, bu açık büfe beslenme davranışını ortadan kaldırmak gerekir. Ne türlü, bir israf var, bunun anlatılması mümkün değildir. Bunu ihtar etseniz, kimileri ' Parasını verdiğime göre, ister yerim; ister çöpe atarım' diyebilir. Bana göre gıda maddelerini kimse çöpe atamaz, atmağa hakları yoktur. Zira, bizim dinimize göre, gıda maddeleri, Allah'ın bize ihsan ettiği nimetlerdir. Onları çöpe atmağa kimsenin hakkı yoktur. Ben 8-10 yaşlarında iken, dedem ' Bir eve deve yükü gıda getirseniz ve bu boğazdan geçer ise önemi yoktur. Eğer çöpe gider ise, halimiz duman' derdi. Birinci Dünya Savaşına iştirak ederek, Yemen'e kadar giden, Süveyş savaşında bulunan, ölümlerden dönen dedemin bana en büyük nasihatlerinden biri budur. Bunun yanında tıka basa yemek yerine, sağlığımız düşünerek yeteri kadar beslenmekte önemlidir. Zira, zamanımızın en büyük hastalıklarından, birisi olan obezitenin temelinde oburca beslenme yatmaktadır. Ayrıca, nasıl yapıldığı belli olmayan çoğunluğu şekerden yapılmış atıştırmalıklardan da vazgeçmek gerekir. Büyük oranlarda ithal ettiğimiz tarım ürünlerini, gereği kadar tüketmeliyiz, az yemeliyiz.

Ülkemizdeki israf sadece gıda maddelerinde değildir. Otomobil, akıllı telefon ve lüks tüketim maddelerinde israf had safhadadır. Yürüyerek gidilebilecek mesafeler için, otomobil kullanıldığını görüyoruz. Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanarak, yapılan israf da yine anlatılması mümkün olmayan düzeydedir. Aldığı ürünü istediği şekilde, miktarda kullanmak asla insanın hakkı olamaz. Zira, dinimizde israf haramdır. İsraf ederek bu ürünleri bulmakta zorluk çeken insanların hakkını gasp ettiğimiz gerçeğini unutmamak gerekir. Yabancı bir turist Türkiye'de uzun süre kaldıktan sonra; 'Türkler, normalin iki katı uyuyor, iki katı besleniyor ve bir insanın çalışması gereken sürenin yarısı kadar çalışıyorlar' demiştir.

Bir gün sınıfta öğrencilerime 'En ucuz enerji hangisidir' diye bir soru sordum. Kimisi rüzgar, kimi hidrolik, kimi güneş enerjisi gibi cevapları verdiler. Onlara ' en ucuz enerji, tasarruf edilen enerji' dedim. Lütfen, yeteri kadar aydınlanacak şekilde, lambalarınızı yakınız. Az enerji kullanan ampulleri kullanınız. Kombilerinizin ayarını, üşümeyecek kadar, atmosferi ısıtacak şekilde yakmayınız. Asla, gıda maddelerini veya ekmekleri çöpe atmayınız. Bayat ekmek sevmeyebilirsiniz, bunun da israf etmeden tüketmenin yolları vardır.

İsrafta çok dikkat etmek durumunda olduğumuz diğer husus ise, zamandır. Vakit nakit değildir. Vakit ömürdür. Ülkemizde kahvehaneler insanlarımızın zamanını israf etme mekanları olduğu gerçeği de ortadadır. Çalışmak, bir şeyler üretmek gerekir. İnsanlar, ancak geride bıraktıkları eserlerine göre yad edilirler, anılırlar. Saygılarımla.