Telefonda, Zekeriya Çavuşoğlu:

'Ustalardan şiir okuyacağız. Fikret Damar Türkü Evine gel.' dedi.

Hayır diyemedim.

'Kimden şiir söyleyeyim?' dedim.

'Usta Şairlerden' dedi.

'Attila İlhan'dan olur mu?' dedim.

'Süper olur.' dedi.

Gittim.

***

Kapıda afişe baktım.

Kimler yok ki?

Aşık Erdemli, Doç. Dr. Alper Varış, Neşet Karaçaltı, Salih Temiz, Tolga Uçar, Aşık Sancak, Fikret Damar, Ercan Aydın, Sabri Titiz, Ahmet Anakök, Yakup Kilis, Engincan Aydoğan, Mustafa Aydoğan, Mehmet Zeki Akay, Hafize Benek, Metin Toprak, Fatma Ekbul, Neriman Uzun, Ayşe Yıldırım, Esra Odabaş, ve naçizane bendeniz.

***

İçeri girdim.

Fikret Damar Türkü Evi'nin salonu dolu.

Şiir söyleyecek sanatçı dostlarla selamlaştım.

Hoş geldin diyenlerle kucaklaştım.

Zekeriya Çavuşoğlu bendenizi anons etti.

Sahneye çıktım.

Rahmetli Attila İLHAN'ın 'Ben Sana Mecburum' şiirinden bir bölüm söyledim.

***

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

(…)

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

***

Sahneden indim.

Alkışlara teşekkür ettim. Şairlere ayrılan masadaki yerime oturdum. Bir kız çocuğu koşarak yanıma geldi. Elindeki çiçeği bana uzattı. Kucağıma aldım. Çiçeği uzun saçlarına kurdele gibi taktım.

'Böyle güzel oldu.' dedim.

Karşı masada oturan ailesine selam verdim.

Kulağıma:

'Ersin Amca! Babam dedi ki hem 'Mehmetçik' hem de 'Mustafa Kemal' şiirini okuyacakmışsın.' dedi.

'Sen de okumamı ister misin?' dedim.

'İsterim.' dedi.

'Tamam.' dedim.

Çocuğu ailesinin yanına gönderdim.

Ulusal güvenliğimiz için 'Zeytin Dalı Harekatı' n da teröristlere karşı savaşan askerlerimize başarılar diledim.

Hem de bana bakan çocuğun kurdelesine bakarak.