Samsunspor oldukça sıkıntılı bir dönemden geçerken, bizler de sorumluluğu üzerimize alıp bazen susuyoruz.
Teknik Direktör Engin İpekoğlu 'Yarın vedalaşırız' deyip, bir sonraki gün ise 'Şaka yapmıştım' diyerek işin içinden çıkacak ve haklı olacak.
Bu şovundan sonra kendisine 100 Bin TL ödeme yapılacak.
Para yokken kaçıp giden Ufuk ve Çağrı para varken geri dönecek kimse hesap sormayacak.
Ancak denize düşen yılana sarılır misali biz de susuyoruz.

Manisaspor maçından sonra Engin İpekoğlu'nun basın toplantısına katılmadım.
Mehmet Yacızı'nın Engin İpekoğlu için yazdığı 'Havan kime' başlıklı köşesinde 'Ben deyim 2 saniye, siz deyin 5 saniye konuştu' bölümü dikkatimi çekti, toplantıyı izledim.
Toplantı tam 48 saniye sürmüş.
Şimdi bu toplantıya gelmezsen 7 Bin 500 TL para cezası var. Geldikten sonra ister 5 saniye konuş, istersen 50 dakika cezası yok.
Ancak karşındakilere saygın varsa, bu iş 48 saniyede bitmez. Hani o kadarcık konuşsan bile 'Arkadaşlar sorunuz varsa cevaplayım' dersin yoksa kalkar gidersin.
Öyle bir nezaket de yok.
Hoca bildiğin bizlere tavır almış.
Yaptığı şovdan sonra 'Ben de buradayım' mesajı veren ve alacağının bir kısmı da ödenen Engin hoca, bize teşekkür edeceğine bir de tavır yapıyor.
Pes doğrusu...
Ufuk ve Çağrı'ya gelecek olursak...
İkisi de Samsunspor'un eksik bölgeleri için ilaç gibi oyuncu.
Parası ödenmediği için giden hiçbir oyuncuya bir şey diyemem, hepsi hakkını istiyor.
Hatta onların bu konuda yanlarında bile olurum, 'Oyuncuların alacakları ödenmeli' diye her yerde söylerim.
Ama paran ödenmedi diye sözleşmeni tek taraflı fesih edip gideceksin,
burada kalanlar birilerine güvenip antrenmanlarını yapacak, sen tatil yapacaksın,
bu arada başka takımlarla görüşeceksin,
hiçbir yerle anlaşamayınca,
Samsunspor'da paraların ödendiğini duyup geri geleceksin...
İşte bu olmaz.
Bunun adı saygısızlıktır, hem takımına, hem takım arkadaşına, hem de camiaya saygısızlıktır...
Ufuk ve Çağrı demek ki, 2 ay paraları ödenmezse yine gidecekler...
Gri rengini pek sevmem, Ya siyah olacaksın, ya beyaz...
Öyle ara tonlarda kaldın mı, hep kafa kurcalarsın. Bu ikisi de hep benim kafamı kurcalayacak.