Bir toplumu dezenformasyonla yönlendirmek, yani doğru olmayan bilgilerle zihinleri karıştırmak

bu kadar kolay mıdır?..

Okumayan ve araştırmayan toplumlarda bile, güç odaklarının etkisindeki medya mecraları kanalıyla, düzmece belge, sahte el yazıları ve fotomontajlarla istenilen algı operasyonlarını gerçekleştirmek, pekala mümkündür!..

Bunu, Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi kumpas davalarında da çok gördük...

Bu işler, sıradan insanların işi değildir. CIA gibi güçlü istihbarat örgütlerinde eğitim gören hainler kullanılmıştır…

Onlar da kumpas davalarla yüzlerce asker, polis, bilim adamı, gazeteci-yazar ve işadamını düzmece belgeler, sahte imzalar ve fotomontajlarla hapse attırdıkları yetmezmiş gibi kamuoyunda istedikleri algıyı yaratmayı başarmışlardı…

Dezenformasyon bu yanıyla silahtan daha çok güçlüdür ama karşı konulmaz asla değildir!..

Şimdi de "Zeytin Dalı Harekatı'nda kahpe yalanlar ve görüntülerle Türkiye'yi dünya kamuoyunun önünde küçük düşürme operasyonu başlatılmıştır...

Yanan tanklar, öldürülen siviller ve askerlerin kaçışı gibi TSK ve Afrin'le ilgili olmayan görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının arkasında da yine aynı güç odaklarına hizmet eden çanak yalayıcıları vardır...

Bunların kimi Arap, kimi Kürt ve kimi de Türk'tür!..

Türkiye'nin de bu tür dezenformasyonlara karşı güçlü bir hafızası olduğunu unutmamak gerekir...

Farkındaysanız; Türkiye anında yanlışı ve doğruyu paylaşarak, bu dezenformasyon tezgahını bozmaktadır...

Türkiye, eski Türkiye değildir elbette...

Yerli ve milli savunma sanayinde gelinen nokta, en az cesur yürek Mehmetçik kadar gurur vericidir…

Ancak, bu gururu büyük bir hazla yaşayabilmek için toplum önünde tartışan siyasilerin söylemlerine dikkat etmesi gerekmektedir…

Sonuçta orada şahadet şerbeti içmeye yemin etmiş yiğitlerin meselesi; AK Parti-CHP değil, vatandır...