Küreselleşme, yoğun rekabetçi bir ortam ve maç devam ederken sürekli değişen, güncellenen oyun kuralları. Günümüz ekonomisi ve dünyası için böyle bir benzetme yapmış olsam, abartmış sayılmam herhalde.

Bir ülkeye yönelik ihracat pazar araştırmasını yapıyorsunuz, uygun kalite/fiyat ikilisini oluşturuyorsunuz, pazara girişe hazırlanırken AB regülasyonlarında bir değişikliğe gidiyor, sil baştan.

Yeni bir ülkeye yöneliyorsunuz, ihracat pazar araştırmasını yapıyorsunuz, uygun kalite/fiyat ikilisini oluşturuyorsunuz, pazara girişe hazırlanırken Anti Damping kıskacına giriyorsunuz, sil baştan.

Senelerce emek vermişsiniz, Orta Doğu coğrafyasının kültürünü içselleştirerek satış kanallarınızı oluşturmuşsunuz, kalite/fiyat ikilisinde sorununuz yok, tam aksiyon almaya başlarken Kış ayının ortasında Bahar ayı gelir, sil baştan.

Kan bağımız var, kader bağımız var diye yoğunlaşmışsınız Türk Cumhuriyetlerine, mevzuat eksikliği ve oturmamış olan ekonomik düzene rağmen emek harcamışsınız, sermaye harcamışsınız, işler tam oturacakken Turuncu Devrimler çıkar karşınıza, sil baştan.

Yurt dışında niş bir alanda ciddi bir mesafe kat etmişsiniz, teknoloji yoğun üretime yönelerek katma değeri artırmayı hedeflemektesiniz, teknoloji transferi ve makine yatırımı yapabilmek için gelişmiş ülkelerden tedarik yoluna yönelmişsiniz, yatırım tutarını ödemişsiniz, teslimatı beklerken ülkenizle gelişmiş ülkeler arasında yaşanan siyasal bir gerginlik, sil baştan.

Böyle çok bilinmeyenli ve tek sonuçlu (Çıkar) denklemde ihracat yapabilmek, yurt dışında büyüyebilmek hiç de kolay olmasa gerek.

Bir araya gelme ve sohbet edebilme şansını yakaladığım, üretim yaparak ihracatla büyüyen iş insanlarımızda öne çıkan bazı ortak davranışlar görebildim , detaylar oluşturabildim.

Bir yılın yarısından fazlasını ihracat noktalarını artırabilmek, niş alanları bulabilmek için yurt dışında geçiriyorlar. Dünyayı tanıyarak, kültürlerini öğrenerek başarıya gidilebileceğine inanmış durumdalar.

Ortaklık kültürüne açıklar. Yurt dışı yatırımlarda yerel ortaklarla büyümeye özen gösteriyorlar. Yurt dışında satış kanallarında yerel firmalar kurarak Dünyada artış trendinde olan ekonomik şovenizme karşı bir nevi kalkan oluşturuyorlar.

İhracat alanlarını farklı coğrafyalardan oluşturarak bir nevi ihracat sepeti oluşturup, olası risklere karşı tedbir alıyorlar.

Çok lisan bilen, nitelikli Beyaz Yakalı personellerle çalışmayı seviyorlar, ArGe ve İnovasyonu içselleştiriyor, üniversitelerin bilimsel potansiyellerinden faydalanmaya çalışıyorlar.

Yurt Dışı Sektörel İhtisas Fuarlarını kaçırmıyor, küresel arenada bayraklarını göstermeyi ihmal etmiyorlar.

Yurt dışı tanıtıma, enfermasyona önem veriyor, küresel marka olabilmek için çalışıyorlar.

Çin'e ürün satabilmek 'Kutuplara Buzdolabı satabilmektir' deyimine rağmen Çin'e ürün satabilmek için stratejiler oluşturup, başarıyorlar.

Hiç de kolay değil değerli okurlar. Kolayı seçmek varken, zoru seçip üretim yapan, bir de bunu Dünyaya satabilme uğraşını veren iş insanlarımızın durumu.

Sağlıcakla