Sözün bittiği yer derler ya, işte oradayız, Afrin denilen cehennemdeyiz. Orada bir öğle vakti kibriti çakılan ateş dalga dalga büyüdü ve geceye kalmadan Anadolu'yu kapladı, yüreklerimizi yaktı, ciğerlerimizi dağladı. Duadan başka edilecek her söz gereksiz, yazılacak destandan başka her yazı yetersiz.

Arif Nihat Asya yazmış kahramanların destanını yıllar evvel. Onun olduğu yerde bize, sadece bize değil, herkese, her kaleme, her hatibe edeplice susmak ve o destanın o muhteşem şiirini dinlemek düşer.

'Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor!

Şehitler tepesi boş değil,

Biri var bekliyor.

Ve bir göğüs, nefes almak için;

Rüzgar bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?

Destanını yapmış, kasideye kanmış.

Bir el ki; ahretten uzanmış,

Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!

Öpelim temizse dudaklarımız,

Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.

Rüzgarını kesmesin gövdeler

Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler.

Geri gitsin alkışlar geri,

Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!

Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,

Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!

Söyledi söyleyenler demin,

Gel süngülü yiğit alkışlasınlar

Şimdi sen söyle, söz senin.

Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgar bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye? ... '

Nurlar içinde yatın aziz şehitlerimiz. Bu toprakta huzur ve nur içinde yatmayı sizler kadar kimse hak etmedi. Bizde ve bu toprakların vatan olmasında o kadar çok hakkınız var ki, biz ödeyemeyiz, ne olur siz helal ediniz bize.