Bir devletin ekonomi planlaması ile bir ailenin kendi ekonomisini planlaması arasında aslında çok fark genel yapı itibariyle yoktur. Ya da bunu bir işletme ile de benzeştirebiliriz. En basit haliyle 'Ne kadar mal aldık, ne kadar mal sattık' hesabıdır. Bu denklemin devlet katında karşılığı ise ülke olarak ne kadar dışardan mal aldık, ne kadar dışarı mal sattıktır. İkisi arasındaki fark ta cari açık olarak dile geliyor. TÜİK verileri ile beraber ekonomist G. Uras köşesinde çok detaylı bir şekilde bu konuyu ele almış:

'2017'de cari açığın büyüklüğü ve finansmanda karşılaşılan güçlükler, ekonomimizin öncelikli sorununun cari açık olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor.

Geçen yıl cari açık 33.1 milyar dolardan 47.1 milyar dolara yükseldi. Cari açığı, sermaye hareketleri ve borçlanma ile finanse edemedik. Döviz rezervlerimizden 8.2 milyar dolar yedik.

2016'da cari açığın GSYİH'ya (Milli Gelir) göre büyüklüğü yüzde 3.8 oranında iken, 2017'de yüzde 5.5'e yükseldi.

Cari açık (döviz açığı), başta ithalat gideri olmak üzere olağan döviz giderlerimiz ile başta ihracat ve turizm geliri olmak üzere olağan döviz gelirlerimiz arasındaki farktan oluşuyor.

Cari açığın arkasında dış ticaret açığı var. İthalatımız artıyor. İhracat artışı ithalat artışını yakalayamıyor.

2017'de ihracat yüzde 10.2, ithalat ise yüzde 17.7 arttı. Dış ticaret açığı (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 56 milyar dolardan 76 milyar dolara yükseldi.

2017'de toplam 233.7 milyar dolarlık ithalatımızda en büyük harcamayı 37.1 milyar dolar ile enerji ürünlerine yaptık. Daha sonra 27.1 milyar dolarla makine ve diğer yatırım malları, 21.1 milyar dolarla elektrikli malzeme ve makine ithalatı geliyor. Dördüncü sırada 17.4 milyar dolarla altın ve diğer kıymetli maden ithalatı var. 17.4 milyar dolarlık motorlu kara taşıtları ve malzemesi ithalatı, 16.7 milyar dolarlık demir çelik ve 13.2 milyar dolarlık plastik ithalatı daha sonra geliyor.

Turizm geliri, ihracat gelirinden sonra en önemli döviz kaynağımız.

2017'de turizm geliri 22.1 milyar dolardan 26.2 milyar dolara yükseldi. Cari açığın küçülmesine az da olsa katkı yaptı.

2017'nin tamamında cari açık 47.1 milyar dolar iken sermaye hareketi ile ülkeye giren döviz ve nereden geldiği belli olmayan döviz toplamı 38.8 milyar dolar. Döviz çıkışı ile girişi arasındaki açık 8.2 milyar dolar. Bu da döviz rezervlerinden karşılandı.

Sermaye hareketleri ile cari açığın finansmanında en önemli döviz kaynağı Doğrudan Yatırımlar. Doğrudan Yatırımlar yoluyla gelen döviz kalıcı döviz. Bekleyişimiz bu dövizin yeni yatırımlara yol açması, fabrikaların kurulmasında kullanılması.

2017'de Doğrudan Yatırım olarak net döviz girişi 8.1 milyar dolar. Bunun da yarısı 4.6 milyar doları gayrimenkul satın almak için gelen döviz.

2017'de borsada hisse senedi satın almak için ve kamu borç senedi satın almak için gelen dövizlerde büyük artış oldu. 2016'de 6.3 milyar dolar giriş olmuştu. 2017'de portföy yatırımı olarak net 24.2 milyar dolar girdi.

2017'de net kredi kullanımı, bir yıl önceki rakamlarda kaldı. 6.6 milyar dolarlık kredi kullandık.

Net Hata Noksan (Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz) girişi 2016'da 10.9 milyar dolardı. 2017'nin tamamında (net olarak) ne döviz girişi ne döviz çıkışı oldu.

Cari açık 2017'de büyüdü. Artık büyümez demeye imkan yok. Çünkü cari açığın 2017'de büyümesine yol açan gelişmeler 2018'de de devam ediyor.

Ne var ki devamlı büyüyen bir cari açığın finansmanının giderek zorlaştığı görülüyor. Hele, hele 2018'in özel şartlarında net döviz girişlerini arttırmak güç olacak.

Sevinilecek bir durum, cari açığın finansmanındaki güçlüklere, açığın finansmanı için döviz rezervlerinin eritilmesine rağmen, piyasada döviz kıtlığının hissedilmemesi ve döviz fiyatlarında göreceli istikrarın sürmesidir. Bu da bizim ekonomimizin olağan dışı özelliğini teşkil ediyor.'

Burada en önemli husus 2016 yılında yaklaşık 11 milyar dolar nereden geldiği belli olmayan paranın 2017 yılında hiç gelmemiş olması ve aslında bu yüzden 2018 yılında da gelmeyeceği, cari açığın yeni yollar bulunmazsa katlanarak gideceğidir.

Üretmeyen ve sıcak para girişi dışında yeni bir yöntem geliştiremeyen bir yapıya evirilen hükümet tıkanmış görünüyor. Dışardan yapılan baskılar ve içeride tüm kılcal damarlarına kadar nüfuz eden FETÖ'cüler bunun baş sebebidir. Tüm dünyadan tecrit edilme ve ekonomik olarak diz çöktürme operasyonu var ve yetkili olanlar içeride vatanseverlere kulak vermiyor. Ne diyelim!