BEN YORULMAM HABERİNİZ OLSUN

Tarih kalpazanı ve destekçileri benim yorulup pes etmemi bekliyorlarsa haberleri olsun, onlar yalan ve yanlış pazarlamaktan vazgeçmedikleri sürece ben de onların yalanlarıyla mücadeleden vazgeçmem. Söz konusu milli tarih olunca ben ne yorulurum ne de yalan ve yanlışlar karşısında susarım. Zira bizim itikadımızca haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Mustafa Kemal Paşa ile o yolu beraber yürüyenlerden Hüsrev Gerede ve Cevat Abbas Gürer'in anıları yayınlandı. Mustafa Kemal Paşa'yı Havza'da karşılayan ve Samsun'un ilk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olan Havza Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kuranlardan Zübeyirzade Mehmet Fuat Efendi'nin o günleri anlatan 'Yurdumuz Havza' adlı anıları da çok daha önce yayınlanmıştı. Bunlarda Atatürk'ün Havza'ya nasıl gittiği, nasıl karşılandığı, nerede konakladığı ve nasıl uğurlandığı birinci elden tanıklıklarla anlatılır. Bu anıların çürüttüğü sıradan yalan ve yanlışları tek tek yazıp siz okuyucuların değerli vaktini almayacağım. Şu kadarı söyleyeyim ki, yaşayanların anlattıkları ile uyduranın anlattıkları taban tabana zıttır.

Havza sürecinde de Mustafa Kemal Paşa'yı köylerde gezdirir, yatırır, korkak ve kaçak imajını cilalamaya devam eder. Tıpkı Samsun'u terk etmesinde olduğu gibi Havza'yı terk edişini de 'Pontus çeteleri korkusuna' bağlar. Bilmez ya da bilmezden gelir ki Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'da iken arkadaşları Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Rauf Orbay, Ali Fethi Okyar ve diğer arkadaşlarıyla vardığı mutabakat da, İstanbul Hükümeti'nin verdiği görev de O'nun zaten Anadolu'nun içine gitmesini gerektiriyordu. Samsun'dan Kazım Karabekir'e çektiği telgrafla Kazım Karabekir Paşa'nın ona verdiği cevapta 'bir an önce kavuşmak' temennisi boşuna dile getirilmez. Keza gelişini müteakip İstanbul'a çektiği telgrafta da 'Samsun'da birkaç gün kaldıktan sonra karargahını iç bölgelere taşıyacağını' bildirir. Kısacası o gidiş bizimkinin sandığı ve sunduğu gibi bir kaçış değil bir planlı ve bir kararlı yol alıştır.

Mustafa Kemal Paşa Havza'dan planlananın öncesinde ayrılır. Bunun sebebini de Paşa'nın yaveri Cevat Abbas Gürer anlatır. Damat Ferit Hükümeti'nin 'bir konuyu görüşmek üzere emrindeki bir istimbotla İstanbul'a gel' çağrısına uymayan Mustafa Kemal Paşa'nın niyeti belli olmuş 'ordu kumandanından çok milleti kurtuluşa vardıracak bir kutlu önder olduğu, İstanbul hükümetinin davetine boyun eğmemekle anlaşılmıştı.'

Mustafa Kemal Paşa'nın Ali Fuat Paşa ve Hüseyin Rauf Bey'in gelişini beklemeden Havza'dan ayrılışının ana sebebi bu yol ayrımının ortaya çıkışıdır. Cevat Abbas Gürer bu erken ayrılışı anılarında 'Havza'dan hareketimiz bir dereceye kadar başlanılan faaliyetin gereği sayılabilirse de asıl, Havza'nın güneyinde, Havza'ya hakim ve Amasya istikametini kolaylıkla kapatabilecek düzeyde, Merzifon'daki İngiliz kuvvetlerinin karargahımız için tehlikeli oluşu idi' diye açıklar. Bu bir kaçış, hele de çetelerden bir kaçış değildir, bir ön alıştır.

Bu konuyu şimdilik kaydıyla burada kaparken, nereden geldiyse bir soru sormak geldi aklıma, sahi şu Ali Fuat Paşa ve Hüseyin Rauf Orbay'ın saklandığı un değirmeni hangisi? Büyükşehir Belediyesi'ne aldırılan Sekizgöz Un Değirmeni mi yoksa Beşgöz Un Değirmeni mi?(Şimdilik son)