Bir yazıya son noktayı koyup, ukala bir deyimle gazeteye "forward"layınca (!) benden keyiflisi yoktur bu dünyada.

Bazen yanık bir türkü tutturur, bazen de "Aferin Gül iyi iş çıkarttın gene" derim kendi kendime.

Üzerine köpüklü bir kahveyi hüpletiveririm. Ancak son yudumda bir panik başlar. Haftaya ne yazacağım diye bir düşünce sarar kafamı.

Bir düşüncedir alır.

Ancak bu kez öyle olmadı. Çünkü bir aşığım var. Günlerdir beni bekleyen.

Ne o! Gözleriniz fal taşı gibi açıldı, niye? Aşkın yaşı mı olur?

Aşk bu. Ne zaman gelir, ne zaman gider hiç belli olmaz.

Ne saati ne de zamanı vardır.

Günlerdir beni bekliyor. Gözleri gözlerimde.

Israrcı... Bıkmadan, usanmadan sürekli bekliyor orada.

Olacak iş mi bu? İnsanların gözlerine tam da gözlerinin içine bakarak konuşmayı severim.

Hatta karşımdaki gözlerini benden kaçırıyorsa hemen noktayı koyarım o insana.

Lakin hayatımda ilk kez birinin gözlerine bakamıyorum. Korkuyorum bakmaktan.

Bir bakarsam biliyorum ki, olanlar olacak. Ateş bacayı saracak.

Mümkün olduğu kadar kaçıyorum ondan. Ben kaçtıkça o kovalıyor.

Bazen kaçamak bir bakışla ben de onu inceliyorum perde arkasından gizlice.

Çok güzel gözleri var. İri simsiyah gözler.

Ben bu gözlere şiir yakmaz mıyım?

Ben bu gözlere şarkılardan fal tutmaz mıyım? Lakin o çok genç ve toy.

Anlayacağınız ben gamlı hazan. O ise taze bahar.

Üstelik de çok yakışıklı. Ancak tecrübesiz ve acemi bir aşık..

Ben onun ilk aşkı olmalıyım diye düşünmekteyim.

Eğer gözlerim, gözlerine bir değerse olanlar olur.

Çok güzel siyah ve uzun kulakları var. Sesimi iyi duyabilmek için olmalı.

Dişleri ise kar beyazı. İstese beni anında un ufak edebilir.

Kuyruğu ise kocaman bir virgül gibi kıvrık.

Anlayacağınız o bir sokak köpeği.

Ona hiç dokunmuyorum ve hiç temas kurmuyorum. Sadece yemek verip karnını doyuruyorum.

Eğer bir göz göze gelirsek aramızda inanılmaz bir bağ kurulur.

Benim zaten beş yaşlı köpeğim, iki de kedim var.

Sokaktakileri de sayarsanız çok kalabalığız. Hizmet alanım çok geniş.

Karşılıksız aşk budur işte. Ona yemek vermesem bile orada öylece bekliyor.

Tek istediği sevilmek. Ona dokunmasam da benim hayvan sevdiğimi anlıyor.

Özellikle köpeklerin hisleri çok kuvvetli. Sevdi mi bir kez ölümüne seviyorlar.

Ancak hiç bir sokak köpeği kendine biçilmiş köpek ömrünü tamamlayamaz.

İstisnalar hariç her birinin ömrü belki bir yıldır. Ya da daha az.

Kendilerine biçilmiş ömrü köpek tadında hiç yaşayamazlar.

Ya bir otomobilin altında kalır ya açlıktan ya da insan denilen zalimin kurbanı olurlar çoğunlukla.

Ancak ölümüne sadıktırlar. Hiç ihanet etmez, hiç arkadan vurmazlar.

Çalmazlar, çırpmazlar. Dedikodu, fesatlık, hainlik hiç bilmezler.

Hayvanların sahip olduğu hakları görmezden gelerek vicdanımızla kararlarımız arasında yaşam mücadelesi veren sokak hayvanlarını yok sayamayız.

Vahşice öldürülmelerine seyirci kaldığımız bu hayvanların da bizler gibi yaşam hakları vardır.

İnsanın kendinden daha zayıf ve güçsüz bir canlıya sırf gücünden faydalanarak eziyet etmesi, işkence etmesi, hunharca davranması, zehirleyip öldürmesi insanlıkla bağdaştırılamaz..

Son günlerde hayvanlarla ilgili yürek yakıcı korkunç haberler sürekli gündemi meşgul etmektedir. Bu konudaki yetersiz uygulama, kanunsuzluklar günahsız, dilsiz onlarca hayvanın tarifsiz acılar içinde ölmesine sebep olmaktadır.

2016 yılı hayvan hakları ihlalleri raporuna göre Türkiye'de işkence gören hayvan sayısı sekiz milyonun üzerinde. Varın gerisini siz düşünün.

Bu durumda çocuk taciz ve istismarı sıralamasında dünya üçüncülüğünü kapmış olmamıza hiç şaşmayalım

Elbette insanlara, çocuklara, bebeklere tasallut ve cinayetler, tecavüzler de bu oranda artmakta. Hayvan öldürmenin bir adım ötesi insan öldürmektir.

İçinde bulunduğumuz gezegen sadece bizlerin değil onların da gezegenidir.

Hayvanları sevmeyebilirsiniz. Ama onların haklarına saygı duymak zorundasınız.

Sizi yaratan Tanrı, onları da yarattı.

Doyurulmuş aç bir kedi,

Yuvası dağıtılmamış bir kuş,

Yarası sarılmış sakat bir köpek,

Sizin için yapılmış en güzel 'Dua'dır.

Bana gelince, tüm memeli hayvanların insanlarla aynı duyguları paylaştığının bir kez daha simgesi olan bu kimsesiz gariban sokak köpeğinin sevgisine vuruldum.

Bu karşılıksız, katıksız ve beklentisiz bir sevgi.

SOKAKLAR SOĞUK VE ISSIZ .

ONLAR İÇİN BİR KALP SEVGİ. BİR KAP YEMEK LÜTFEN.