Bir önceki yazımızda ortaya konulduğu üzere Türkiye'de cinsel istismar vakaları, hem tanık olunan hem maruz kalınanlar birlikte düşünüldüğünde devasa boyutlara ulaşmıştır. Geniş anlamda cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarla ilgili TCK'nın 102-105. maddeleri hizmete amadedir. Bu maddelerde yer alan hükümler uykudadır. Ancak gelinen duruma bakıldığında, ne yazık ki, burada yer alan hükümleri ihlal noktasında pek çok istekli kişi bulunduğu bir gerçek olarak karşımızdadır. Öncelikle bu suçların faili olmaya yönelik sahip olunan o sapık arzunun köreltilmesi gerekmektedir. Öte yandan her ne kadar 2016 yılında TCK'da yapılan düzenleme ile cezaların alt sınırı artırılsa da bunun sağladığı caydırıcılığı ortadan kaldıran cinsel suçlarda takdiri indirim sebebi ortadan kaldırılmalıdır. Örneğin yaşanan bir hadisede 72 yaşındaki kişinin 9 yaşındaki çocuğu cinsel istismara maruz bırakması sebebiyle açılan davada mahkeme, sanık hakkında 'sanığın duruşmalardaki iyi hali, yaşı, samimi anlatımı' gibi gerekçelerle tutuksuz yargılama kararı vermiştir. Mahkemelerin artık sanıkların bu 'davranış desenlerini' dikkate alarak bu suçlarda takdiri indirim hakkını kullanmaması ya da tasarrufta bulunurken çok dikkatli olması gerekmektedir.

Varisi olunduğu iddia olunan kadim medeniyetimizin en önemli hassasiyet noktalarından birisi çocuklardır. Türkiye'de çocuklar, hem mer'i kanunlar açısından hem de ilahiyat normları açısından düzenleme konusu yapılan-yapılmış bir alana inhisar etmektedir. Çocuklar geleceğimiz, müstakbelimiz. Medeniyetimizin bakiyesini çağlar ötesi kılacak olan, Devletimizi geleceğe neşet ettirecek nesillerimiz... Bu toplumun sülbünden gelen ve çocuk kümesine dahil olan tüm bireyler, her durumda ve en başta korunması ve üzerinde titrenmesi gerekenlerdir. Dünyaya gelme anlarından itibaren kanunun ergin saydığı döneme kadar maddi ve manevi himaye görmesi zorunlu olan şahıslardır. Ancak bugün gelinen duruma bakıldığında duygu ve düşüncelerin çocuklara zulüm noktasında katılaştığını bir karine olarak gözlemlemek hüzün vericidir.

Kurumlar ve kavramlar 'lego' değildir. Bir konuda değişen ve gelişen durumlara göre yeni düzenleme yapılabilir. Ancak bu süreklilik kazanmamalıdır. Bir konuda sistem en son sürüm ve tüm olasılıklar düşünülerek inşa edilmeli ve o şekilde uygulama yapılmalıdır. Bu bağlamda Çıldırlı Aşık Şenlik'in de bir mısrasında ifade ettiği gibi 'İster ihtiyar ol ister nevcivan. Bu dünyada baki kalan öğünsün'. Bu dünyada baki kalmak temel amaç ise şu dönemde çocukların istismarına yönelik merakla, fikirle, gamla ve güçlü irade ile istikamet kazandıracak düzenlemelerin yapılması zorunluluktur. Aksi halde cinsel istismarla ilgili mevzuat, hukuki uygulamalar ve yargı kararları ile ilgili mevcut 'gösterge paneline' bakıldığında, 'Pardon' filminde kullanılan bir replikle ifade edilecek olursa 'Adalet dediğiniz o kadar da adil bir şey değilmiş' ve yazının başlığında olduğu gibi 'Çocuklar için nevbahar! ama ne zaman?' diyesi geliyor insanın.

[i] İlkbahar