Hükümetin ısrarla faizleri arttırmama isteğini yerine getiren Merkez Bankası uzun vadede güvenilirliğini tehlikeye sokuyor. Son zamanlarda şu görüldü ki faizler dizginlenemiyor. Çünkü yatırım yerine sadece kamu finansmanına giden birikimler istenilen etkinin de oluşmasına müsaade etmiyor. Bu konuda Hürriyet'ten E. Sağlam çok keskin bir yazıyı köşesine taşıdı ve istenmeyen gerçekleri gözler önüne serdi:

'Merkez Bankası piyasaların da beklediği gibi, faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Buna karşılık Merkez Bankası'nın açıklamasında daha kararlı bir dil kullanması bekleniyordu, bir ölçüde piyasaların bu yöndeki beklentisi de karşılandı.

Buna karşılık piyasalar nasıl tepki verdi derseniz; 'Piyasalar Merkez Bankası'nın 'şahinleşti' denebilecek bu söylemini fazla dikkat almadı' diyebiliriz. Şahinleşse bile söyleme inanmadığı kararın açıklanmasından sonra TL'nin küçük de olsa değer kaybetmesiyle ortaya çıktı.

Merkez Bankası artan enflasyona karşı sıkı duruş sergileyeceğine, şimdiye kadar hemen her Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından sonra yaptığı açıklamada yer vermişti. Dünkü açıklamada eski söylemine ek olarak, 'Ana eğilime ilişkin göstergeler katılık sergilerken çekirdek enflasyonun yüksek seyrettiği gözlenmektedir. Bu çerçevede Kurul para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar vermiştir' dedi. Bu söylemin eski açıklamalara göre Merkez Bankası'nın duruşunu daha sıkılaştıracağı biçiminde yorumlandı.

Bence piyasaların dün verdiği tepkiyi, 'Merkez Bankası'nın şimdiye kadar artan enflasyona rağmen sıkı para politikasında yaptıklarının, piyasalar tarafından inandırıcı bulunmadığının bir göstergesi ' olarak yorumlamak da mümkün.

Dün sabah piyasalar açıldığında, Trump'ın serbest ticareti destekleyen Baş Ekonomi Danışmanı Gary Cohn'un istifası nedeniyle, diğer para birimleri gibi TL'nin de dolara karşı değer kazanarak güne başladığını gördük. 3.80 TL'nin altına inen dolar kuru, Merkez Bankası'nın faiz kararı açıklamasından sonra yeniden 3.80 TL'nin üzerine çıktı.

Piyasalarda zaten Merkez Bankası'nın faiz değişikliğine gideceği beklentisi hemen hemen hiç yoktu. Beklendiği gibi söylemi de sertleştirmesine rağmen piyasaların bu karara olumsuz tepki vermesi ilginçti. Ya piyasalar Merkez Bankası söyleminin, 'çekirdek enflasyon' vurgusundan, daha sert olmasını bekliyorlardı. Ya da, dediğimiz gibi, artık Merkez Bankası'nın sıkı para duruşuyla ilgili söylediklerini pek inandırıcı bulmuyorlar.

KUR ARTIŞI BEKLENTİSİ YÜKSELİYOR

Aslında dolarda Trump etkisi devam ediyor ama Türkiye'ye özgü risklerin devam etmesi, hatta bazı yorumculara göre artmış olması, TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı konusunda endişelerin büyümesine yol açıyor.

Son olarak Trump'un başlattığı ticaret savaşlarının gündemde kalmaya devam edeceğinin anlaşılması, doların değer kaybını beraberinde getirecek gibi gözüküyor. Daha doğrusu dalgalı bir seyir beklentisi büyüyor.

Bu nedenle önümüzdeki dönemde zaman zaman TL'nin dolar karşısında değer kazanabileceğini belirten analistler, ancak temel yönün TL'nin değer kaybı yönünde olduğunu belirtiyorlar.

'Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacının büyüklüğü ve bunun da kısa vadeli sıcak para ile karşılanmaya devam edeceği' gerçeğine dikkat çeken analistler, yabancıların TL'de çok yüksek miktarda uzun pozisyon taşımalarının büyük risk olduğu görüşündeler. FED'in 21 Mart toplantısında bu yılki faiz artışı sayısını 3'den 4'e çıkarma ihtimalinin büyüdüğünü kaydeden analistler, bu durumda kısa vadeli fonlarda ciddi çıkışlar yaşanabileceğine dikkat çekiyorlar.

Dolayısıyla TL'nin dolara karşı küçük değer kazanımlarının geçici olacağı konusunda, piyasadaki neredeyse hemen herkes hemfikir gözüküyor. O nedenle piyasalarda yeniden, 'doların kaç TL olacağı?' konusundaki bahislerin arttığına şahit oluyoruz. Bununla birlikte 'Merkez Bankası'nın gerekenden çok daha yüksek oranlarda faiz artırımlarına gitmek zorunda kalabileceği dönemlerin gelebileceği' de konuşulanlar arasında.'

Para Dünyasının önde gelenleri gelecek adına yaklaşık bir yıldır aynı uyarıları yapıyor ama kimse dikkate almıyor. Ne diyelim? Hayırlısı!