'Okulum bana benzemiyor.'' İfadesi üç buçuk yaşında bir kız çocuğuna ait. Annesinin ''Neden okula gitmek istemiyorsun?'' Sorusunun cevabı; ''OKULUM BANA BENZEMİYOR.'' Henüz üç buçuk yaşında olan bu kız çocuğu aslında eğitim sisteminin nasıl olması gerektiğini özetlemiş durumda. Okulların çoğu anaokulu-ilkokul-ortaokul-lise şeklinde devamı olan kurumlar. Bu süreç içerisinde kurumların hepsinin kendine özgü temel hedefleri, vizyon ve misyonları mevcut ancak bu hedef, misyon ve vizyonlarda çocukların istekleri unutulmuş. Bunun yerine sınav başarısı ve doğal olarak daha çok para kazanma gibi kısır bir sürece girmiş durumdalar. Devlet okullarında da durum aslında farklı değil. Ebeveynler çocuklarını bir yarış içerisinde unutmuş durumdalar. Tüm bunların içerisinde çocukların neler hissettiklerini umursamadan eğitim vermek adı altında çocuk ruh sağlığını olumsuz etkileyen bir düzen kurulmuş durumda.

Eğitim alanında çocuk ruh sağlığının önemi çok büyüktür. Sağlıklı bir psikolojiye sahip olamayan çocukların başarı elde edemeyeceği aşikardır. Çocuklar hepimizin geleceği olduğu için öncelikle hepimiz en büyük görevi çocukların ruhsal sağlıklarını gelişim düzeylerine göre takip etmek ve okul-aile iş birliği içerisinde önleyici çalışmalar yapmaktır.Okullardaki psikolojik süreçlerin en önemli alanlarından biri bireysel farklılıklardır. Her birey kendine özgüdür. Toplumsal yaşamın temel dinamiklerinden biri de bu farklılıklardır. Toplumun dinamik olarak çalışabilme, üretebilme, uygarlık ortaya çıkarma ve devamlılığını sağlayabilme özelliğini bireysel farklılıklar aracılığıyla gerçekleştirir. Bütün öğrencilerin aynı özelliklere sahip olduğunu varsaymak, öğrencinin öznel doğasını yani özgünlüğünü ortaya çıkarma açısından en büyük engelleyicidir. Bu sebeple çocukların kendilerine özgü problemlerini, üstün yönlerini, zayıflıklarını, başarı ve başarısızlıklarını ayrı ayrı değerlendirmek önemlidir. Her çocuğun farklı bir dünya olduğunu bilmek ve bunları keşfetmeye çalışmak gerekir.

Bireysel farklılıklar açısından zihinsel yeterlik kadar yetersizlik veya özürlülük de önemlidir. Her bireyin kendi kapasitesi veya potansiyelleri ölçüsünde eğitim alma hakkı vardır. Bu bireylerin belirlenmesi, onlara insanca yaklaşım sergilenmesi, kendilerine eğitim haklarının sağlanması modern eğitimin şartlarındandır.