Bu şehirde bir tarih cinayeti işleniyor ve insanlar susuyor, susarak cinayete ortak oluyor. Lafım bilmeyenlere değil, bilenlere, bilip de susanlara, bilmeleri gerektiği halde bilmemekte direnenlere, yanlışı uygularken doğruyu bulmak için çaba harcamayanlara.

Daha önce birçok defa yazdım; adına ister başlangıçtaki gibi 'Ata Yolu' deyiniz, isterseniz daha sonraki haliyle 'Kurtuluş Yolu' deyiniz, o proje doğru bir projedir. Hem kent tarihine, hem ülke tarihine hem de bu kentin kültür ve doğa turizmine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu projeyi büyük bir heyecanla hayata geçirmeye çalışan Samsun Büyükşehir (Bütünşehir) Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey'i yürekten kutluyorum.

Niyet halis, ama özünde doğru olan proje bir şahsın yalan yanlış yönlendirmeleriyle 'Ata Yolu' olmaktan çıkıp 'hatalar yolu' olmaya doğru savruluyor. İtirazım buna, feryadım bundan. Paralar harcanıyor ve yalanlar hayata aktarılıyor. İtiraz, benim de, bu kentte yaşayan herkesin de hem hakkı hem de görevi. Ne yazık ki birileri bu tarihi görevi yeterince yerine getirmiyor ve susarak bu yanlışa ortak oluyor. Bu kentte yaşayan ve bu milletin tarihine saygılı ve sevdalı birisi olarak bütün bunları dillendirmeye devam edeceğimden kimsenin şüphesi olmasın.

Bir adam var bu kentte; tarihçi geçinen emekli bir tarih öğretmeni. Öğretmenliği ne kadar doğruysa tarihçiliği de o kadar gerçek dışı, en azından tartışmalı. Kamu kaynaklarından yayınlanan kitapları birbirinin kopyası ve hemen hepsi de yanlışlar, yalanlarla dolu. Kendi yalanlarını ve yanlışlarını kendi bassa, kendi yayımlasa hiç dert değil ama bu kentin en büyük kamu kurumlarından birisi belki de birincisi olan Samsun Büyükşehir Belediyesi yayınlıyor. Yayınlamakla da kalmıyor onun yönlendirmesiyle yanlış yatırımlar yapıyor, 'Ata Yolu' gibi gerçekten doğru ve yerinde bir projenin yalan ve yanlışlarla zedelenmesine istemeyerek de olsa sebep oluyor.

Önümde bir kitap var, büyük boy, kuşe kağıt, lüks karton kapaklı, büyük boy ve oldukça hacimli, parayla ne basılır ne de alınır. Baki Sarısakal yazmış, Samsun Büyükşehir Belediyesi de basmış. Para kamunun parası, para senin, benim, onun, kısacası bizim paramız olmasa ve o yalan ve yanlışlar 'Ata Yolu' projesine yansımasa bana hiç dert değil, ama ne yazık ki hem para, hem de çarpıtılan tarih bizim.

Samsun Büyükşehir Belediyesi Havza'da bir eski, bir kullanılmayan değirmeni 'Milli Mücadele Müzesi' yapmak niyetiyle oldukça yüksek bir meblağ ödeyerek satın aldı. Güya Mustafa Kemal Paşa ile Hüseyin Rauf Bey burada iki gece gizli olarak kalmış ve Milli Mücadele planlarını hazırlamışlardı.

Yazdık, söyledik, anlattık, en azından dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık; yoktu böyle bir şey. Ali Fuat Paşa ve Hüseyin Rauf Bey Havza'ya Atatürk ayrıldıktan sonra gelebilmişler ve dolayısıyla Havza'da değil Amasya'da buluşmuşlardı. Bu tarihi gerçek hem Hüseyin Rauf Bey'in hem Ali Fuat Paşa'nın anılarında hem de Mustafa Kemal Paşa'nın Nutuk'un da ve Kazım Karabekir'in İstiklal Harbimiz adlı eserinde bütün detayı ile anlatılır.

Hüseyin Rauf Bey ve Ali Fuat Paşa, Mustafa Kemal Paşa ile 19 Haziran akşamı Amasya'da buluşmuşlardı ama 13 Haziran gecesini de Havza'da bir un değirmeninde geçirmişlerdi. Ama hangi değirmen de? 28 Şubat 2018 günlü yazımı 'Ali Fuat Paşa ve Hüseyin Rauf Orbay'ın saklandığı un değirmeni hangisi? Büyükşehir Belediyesi'ne aldırılan Sekizgöz Un Değirmeni mi yoksa Beşgöz Un Değirmeni mi?' diyerek bitirmiştim. Bu günkü yazıma bir soru daha ekleyeceğim: Atatürk Amasya'ya giderken hangi değirmende' bir süre' dinlendi; istimlak edilen Sekizgöz'de mi yoksa Geyikli Değirmen'de mi?

Konu bitmedi ama yer bitti. Kısmet olursa yalanları ve yanlışları deşmeye yarın devam ederiz.