Hayal kurmak insanı gerçek hayatın dışına götürür. Bizi sıradanlıktan kurtarır. Hayal kurmak aslında insanı belirli bir zaman diliminde mutlu ve umutlu kılar.

Gerçek bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya olması gereken bir dünya. Yaşamın bu gerçekliğinde insanın kendisi ve toplumu için yapması gereken işleri var. Onları yapmadığı zaman çark dönmez. Değirmen susuz kalır. Bu sebeple gerçek dünya sıkıcıdır, acımasızdır. Bazen bu dünyada duygulara ve merhamete yer olmaz. İnsan bütün bu gerçeklerle karşılaştığında bunalır; bu dünyadan uzaklaşmak ister; hayal kurmaya başlar. Çünkü hayal kurmak biraz da içinde özgürlük barındırdığı için herkesin kolayına gelir. Kimse hayal kuranı rahatsız etmez. Fakat hayatın gerçeği ile de yüzleşmeliyiz. Bu ise gerçek dünyadır. Bu dünyada yaşamak için bir şeyler yapmak zorundayız. Hepimiz bir şeylerle meşgul olup, yurt imarı için taş taş üstüne koymalıyız.

Diğer bir yönüyle de toplumların kalkınması, müreffeh bir hale gelmesi, sıradanlıktan kurtulması, yeni atılımların oluşturulması farkındalık yaratmakla mümkündür. Farkındalığı yaratanlar genellikle hayal kuran insanlardır. Hep aynı şeyi düşünmek, farklı şeyler düşünmeyen ve hayal etmeyen insan yeni bir şey keşfedemez. Hayal etmek değişik fikirlere ve bakış açılarına sahip olmaktır. Atalarımız, "Gerçeklerin dağına hayallerle çıkılmaz." demişlerse de hayal kurmak toplumsal ilerlemenin dinamiğini oluşturur. Hayal kuran insan düşünür, yeni fikirlere ulaşır. Hayatı hep bir arayış içinde geçer. Kısacası yaşamı bir yolculuk olarak algılar. Yeni dünyalara ve yeni düşüncelere doğru...

Sahi hayat bir bakıma yolların kendisi değil midir? Yahya Kemal Beyatlı , "İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar "demiştir. Biz de diyoruz ki her şey hayal etmekle başlar...