Pazar günü sabah telefonum çalar ve Karadeniz Engelliler Federasyonu Başkanı Sayın Saruhan telefonun öbür ucunda.

Efendim, yazınızı yazdınız mı? Diye sorar.

Ben de, 'hayır yazmadım ve pek de düşünmüyorum. Biraz sonra da gazeteye telefon edip şehir dışında olmam gerektiği için de 1-2 hafta yazı yazmama izni alacağımı' ifade ettim.

'Ama olmaz' dedi.

Ve devam etti: 'Bir Nisan Şakası'nın kaynağını yazmanız gerekmez mi ?'

Nedir dedim ve akabinde de bir yazı metni göderiverdi.

Biz, yolculuk hazırlığı mı yapalım, yoksa gönderilen yazının tashihini mi?

Çünkü tarihi olayları anlatan metinler çok önemlidir. Yanlış ve yanıltıcı metinlere çok dikkat edilmesinin gereğine inanıyoruz. Geçmiş olayların şahidi Tarihdir.

Asıl alanımız Tarih ve İlahiyat olmasına rağmen okuyucularımız bilirler ki, en az yazıyı bu alanlarda yazıyoruz.

Sayın Saruhan'ın gönderdiği metinde, Endülüs Devleti'nin başkenti Gırnata'nın haçlı sürüler tarafından kuşatılıp Müslümanların, haçlı komutanının İncil ve Kur'an üzerine yemin ederek 'teslim olursanız canınıza, malınıza ve namusunuza dokunulmayacaktır' sözüne 31 i Mart gecesinde inanıp teslim olmalarının sabahında yani Bir Nisan'da şehit edilmişlerdir.

Bu nedenle de Haçlılar bu günü hile yada şaka günü olarak anmakta imişler.

Hepimiz biliyoruz k, Bir Nisan şakalarının kaynağı Avrupa kültürü ve bu kültür içinden ortaya çıkmış inanç ve uygulamalardır.

Ve yine hepimiz biliyoruz ki, İslam'da şaka da olsa yalan konuşmak yasaklanmıştır.

Ancak elimizdeki kaynaklarEndülüslü Müslümanların Bir Nisan'da değil de 2 Ocak 1492 yılında teslim olup Hıristiyan kuvvetlerin Gırnata'ya girdiğini ifade etmektedir.

İster şöyle, ister böyle olsun, fark etmez.

Bir Pazar sabahında Gırnata'nın düşüşünü gün olarak( yıl olarak değil) bize araştırtan Sayın Saruhan'a teşekkür ederken siz değerli okuyucularıma da iyi haftalar diliyorum.

Hayır duanızı müntezir olarak selam ve sevgi ile…