İki fotoğraf; biri Büyük Anadolu Oteli'ne giden yolda çekilmiş, diğeri ise MHP Genel Merkezi'nin önünde. Birinde 10 bini aşkın genel merkez karşıtı, diğerinde ise 150-200 civarında genel merkez yandaşı. On binler Genel Başkan Devlet Bahçeli'ye istifa' diye haykırıyor, 150-200 kişilik grup ise Genel Başkan'a bağlılıklarını arz ediyor. Fotoğrafların ortaya koyduğu gerçek çok net: Bu yönetim gidici!

Tamam; bu yönetim gidici, bu belli de kim gelecek ve kimlerle gelecek? Bu belli değil. Belki de, mevcutların gitmesinden çok, gelmesi muhtemel olanın' kimlerle birlikte' geleceği daha önemli. 'Gitmesi mukadder' olanın çevresini kuşatanlarla 'gelmesi muhtemel' olanın çevresini şimdiden sarma yarışına girenlerin isimleri farklı olsa bile karakterleri ve sicilleri benzer hatta tıpa tıp aynı olduktan sonra ne fark eder ki!

Evet; bu yönetim gitmeli; evet; 'Şerri def etmek hayrı celp etmekten önde gelir.' Ama bir de 'Evvel refik badel tarik' söz vardır. Şimdiki Türkçemizle söylemek gerekirse yol arkadaşı yoldan önce gelir. Yol arkadaşı, yoldaş, ülküdaş demek kaderin paylaşılacağı insan demektir. Sadece insanın kendi kaderi değil, mensup olunan davanın ve daha önemlisi mensubu olmakla gurur duyulan milletin kaderidir söz konusu olan. Gelmesi muhtemel olan gitmesi mukadder bir çapsızlığın eş değeri olacaksa yazık değil mi son bir umutlarla yola çıkanlara.

Evet; MHP'nin genel başkan sorunu vardır ama bu elli yıllık bir birikime sahip bu partinin tek sorunu değildir. Kadro ve teşkilat sorunu, ideoloji ve söylem sorunu vardır ve bu son sorun hepsinden de önemlidir. Ve bu en önemli sorun da en az genel başkan kadar ve belki de ondan da çok onu kuşatan yetersiz kadrolardan kaynaklanmaktadır. Gelmesi muhtemel olan ya da olanlar da eğer gitmesi mukadder olanın hatalarını tekrarlayacaklarsa, kim giderse gitsin ya da kim gelirse gelsin ne değişir ki?

MHP'deki değişim artık kaçınılmaz ve önlenemezdir. Doğrusu MHP Genel Merkez kadrolarının bunu bir an önce kabul edip gereğini yerine getirmesidir. Böyle bir davranış hem kendilerinin itibarları hem de yarım asrı aşkın bir tarihin namusu ve geleceği açısından en doğrusu olacaktır. MHP kadroları üçe dörde bölünecek zenginliğe ve dinçliğe sahip değildir. Hiziplerin değil partinin kazanması için herkesin biraraya gelmesi ve herkesin üzerinde ittifak edeceği en liyakatlilerden oluşan bir genel merkez(genel karargah) kadrosu çıkarmak zorundadırlar. Bu ülkücülerin hem milli hem de ahlaki sorumluluğudur.

Hedef ne pahasına olursa olsun kazanmak değil en iyi kadrolarla ve en doğru söylemle ve mutlaka birlik ve beraberlik içinde kazanmaktır. Unutulmasın ki adayların talip olduğu koltuk 'Son Başbuğ' Alparslan Türkeş'in koltuğudur ve o koltuğu mevcut hiçbir adayın tek başına doldurması söz konusu değildir. O koltuk tek tek her bir adaya çok büyük gelir ve o koltuğu ancak en az üç aday birlikte doldurabilir.