Günün kısır çekişmelerinden bunalıp geçmişe sığınmak bir kaçış mıdır yoksa gecenin karanlığından şafağın aydınlığına uyanış mıdır; ne dersiniz? Bence ikincisidir ve ben çok yaparım bunu; bugünün karanlıklarından bunaldıkça, umutsuzluğa düşer gibi oldukça uzak yakın tarihin aydınlığına kaçarım. Ve tarihimden aldığım yeni bir ruhla, yepyeni bir imanla yeniden doğarım sanki.

Bölgemizde haritalar değişiyormuş, devletler yıkılıyor, ülkeler bölünüyor, milletler dağılıyormuş! Efendilerin isteği ve himmetiyle yeni ve yapay devletçikler kuruluyor/kurduruluyormuş. Ne gam, ne dert! Eğer biz dün olduğu yeni bir ruhla yeni bir imanla ayağa kalkarsak, kalkabilirsek yeniden dünyaya meydan okur, yeniden tüm mazlum milletlere umut ve önder olur ve destanların en muhteşemini yeniden yazarız.

Tam 99 yıl önce, yine bir bahar sabahı ama bugünkü gibi sıradan bir nisan sabahın değil, karanlık, kasvetli bir 20 Mayıs sabahı. Beş gün önce güzel İzmir, şanlı İzmir işgal edilmiş! İstanbul'un yaslı yaralı Müslümanları bir sel misali Sultanahmet'e akıyor. Meydan tıklım tıklım; ben deyim yüz bin, siz deyin iki yüz bin insan. Ve kürsüde bir kadın, konuşuyor, ağlıyor ağlatıyor, coşuyor coşturuyor:

'Ben Türk ve Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Eskileri kadar kahraman fakat bedbaht yeni milletin de bedbaht bir anasıyım. Bu yeni millet namına, ulu ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Bugün kolları kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var.

Yemin ediyorum ki göğsünü adalet ve insaniyetten alan ecdadımın namusuna hıyanet etmeyeceğiz. … Türkler ve Türkiye ecdatlarına ve bayraklarına ve milletimizin ebedi ve ilahi hakkına hıyanet etmeyeceklerdir.'

Kürsüdeki genç kadın sadece kendisi yemin etmiyor, meydandaki binleri, yüzbinleri de yemine davet ediyor:

'Şimdi yemin ediniz ve benimle tekrar ediniz.

Milletlerin ilahi hakkı ilan olunacağı güne kadar kalbimizde heyecanımız kalacak, eksilmeyecektir. Yedi yüz senenin en asil ve büyük mirası olan vakarımızı, haysiyetimizi, adalet ve terbiyemizi unutmayacağız.

Yemin ediniz!

Yedi yüz senenin tarihi ağlayan minarelerin altında yemin ediniz: Bayrağımıza, ecdadımıza, namusumuza hıyanet etmeyeceğiz.'

Kim mi bu kadın? O tek bir kadın değil, başkaları da var; o inecek kürsüden bir başkası çıkacak. Onun konuşmalarını da, her ikisinin kimliğini de vereceğim yazının sonraki bölümünde. Daha başka kadınların muhteşem tavrını da aktaracağım sizlere o zorlu ve karanlık günlerin şafağını aydınlatan.

Sizden tek ricam bütün bu dik duruşların, bütün bu yürekli meydan okuyuşların bizim kadınlarımız tarafından ve işgal İstanbul'unda, işgal Anadolu'sunda ortaya konduğunu unutmamanızdır.