İnatçılık her hangi bir konu üzerinde körü körüne fikrine bağlılığı savunarak bir ayak diremedir. Bu sebeple mantıksal süreçlerin kontrolünü yapmadan ilerler. Kişi için neden sonuç ilişkisi yoktur. Burada önemli olan fikri ne olursa olsun onu kabul ettirmektir. İnatçılık aslında bir çeşit kişiliğini kabul ettirme iddiasıdır. Çevresinin dilek, istek ya da önerilerini fütursuzca geri çevirmek ve çoğu zaman şiddetle karşı çıkmaktır. Burada en önemli nokta inatçılıkta belirli bir hedef yoktur. İnatçılıkta tek amaç sürekli olarak bilinçsizce karşı çıkmaktır. Bu şekilde kişi kendi içerisindeki boşluğu doldurmaya çalışarak kendini var etmeye çalışır. Kişi kendi içerisinde bu boşluğu doldurmaya çalışırken genellikle çok ilkel tepkiler veririr. Saldırganlık gösterme, küsme, fikirlere kapalı davranarakdinlememe bunlardan bir kaçıdır.

Kararlılık çoğu zaman inatçılıkla iç içe geçmiş gibi gözükse de aslında çok farklı kavramlardır. Oysa inatçılıktan en büyük farklı kararlılıkta dengeli tutumlar söz konusudur. Kararlılıkta hesaplanmış, planlanmış tutumlar ile bir hedefe yönelme söz konusudur. İnatçılıkta olduğu gibi bir fikri körü körüne sahiplenme yoktur. Aksine hedeflenen yolda alınan kararların değişimi olağan şartlara göre revize edilmesi çok olağandır. Kararlı insanlar .çevrenin deneyimlerine her zaman açıktır. Çünkü kararlı insan için önemli olan kendi dediğinin gerçekleşmesi değil, hedeflediği yere en iyişekilde ulaşmaktır. Bu hedefe ulaşana kadar hatalarını kabul ederek düzeltme kişi için önemlidir. Burada önemli bir azim söz konusudur.

Mümin Sekman'ın dediği gibi ''Azimle inat arasındaki fark, akıldır. Akılla direnme azimdir, akılsız direnme inattır.'' Hayatla barışık, çevresiyle uyumlu ve doğal olarak başarılı olan, ne istediğini bilen insanlar inatla değil kararlılık ve azimle yola devam ederler. İnatçı insan ise zamanla çevresine ve en önemlisi kendisine mutsuzluk dağıtmaktadır. Bu sebeple başarıdan, huzurdan çok her zaman hayatla bir preblemi olacaktır.