Aslında çok başka bir konuyu yazmak istiyordum. Siyasetin o sert üslubundan, o akıl almaz stresinden bunaldığım zamanlarda nağmelerinde huzuru bulduğum musikiden ve güzel sanatlardan bahsetmek istiyordum. Kim ne derse desin, kim hangi adla anarsa veya anmaya gayret gösterirse göstersin, hepsi makbulümdür ama bana göre Samsun öncelikle bir musiki kentidir. Hadi biraz daha genişletelim Samsun bir kültür ve sanat kentidir. Ufak bir gayret, küçük bir himmet ve destekle bu kentin sanatkarları pekala ülke genelinde ses getirecek eserler üretebilirler. Ürettiler de. Bir Orhan Gencebay, bir Yıldıray Çınar ülke çapında şöhretler. Ama onlardan önce de Türk Musikisinde çığır açan sanatkar yetişmiştir bu kentte, şairler, tiyatrocular, ressamlar, heykeltıraşlar. Hepsini ayrı ayrı yazmak gerek, kısmet olursa zaman zaman yazacağım da. Ama ben bu yazıda çok kısa olarak üç isim üzerinde duracağım.

Bunlardan birisi hatta birincisi İsmet Nedim Saatçı'dır. Benim gençlik yıllarımın büyük şöhreti. Besteleri dillerden düşmeyen bir bestekar, icra sanatçısı, kısacası bir musiki üstadı. Ne yazık ki, hem Türk halkı hem de maalesef Samsun halkı bu büyük sanatçıyı bilmiyor. Ne güzel olur birbirinden harika korolarımızdan birisi yeni sezonda bir konserini İsmet Nedim'e saygıya ayırsa. SASAD, DSİ, Büyükşehir Konservatuarı, Serkan Varol ve elbet Kültür Bakanlığı Türk Sanat Musikisi Korosu bunu pek ala yapabilir. Her birinin konserlerine gitmekten büyük keyif aldığım, huzurların en enginini hissettiğim bu koraların hepsine de pek yakışır bu vefa konseri.

Diğer iki isim Türk Halk Musikisinin biri muhteşem sazı, diğeri aynı ihtişamda sesi, Çetin Bahadır ve Metin Solmaz. Bu iki isim hala bu kentte yaşıyor ve saygıların en büyüğünü hak ediyorlar. En kısa zamanda düzenlenecek ve bu iki ustanın birisinin sazı, diğerinin sesiyle katılacağı bir gece muhteşem olmaz mı? Çetin Bahadır deyince Orhan Gencebay ya da Metin Solmaz'ın adı söz konusu olunca TRT'nin bir çok sanatçısı Samsun'a gelmez mi? Bu da yine Büyükşehir Belediyesi Konservatuarına, Canik Belediyesi Korosu Şefi Yavuz Özkaran'a ve 'Nefes' topluluğu şefi Hızır Aydın'a düşer ve hangisi yaparsa yapsın pek yakışır.

Güya siyaset yazacaktım 'şimdi siyaset zamanı' diye başlamıştım ama olmadı; sanatın kalıcılığı siyasetin geçiciliğini bastırdı gitti. Hoş siyaset yazsak da Samsun özelinde Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz'ın istifasının dışında yankı uyandıran bir gelişme henüz yok. Bürokrasiden siyasete soyunan muhalefette hemen hemen hiç, iktidarda ise pek az kimse var. Yerel yönetimlerde de aynı durum söz konusu. Bunda, seçimin baskın tarzında olması ve insanlara düşünmek, yakınlarıyla durum muhasebesi yapmak için fazla bir zaman kalmamış olmasının payı olsa gerek. Her neyse, biz galiba bundan sonraki elli, ellibeş günde bol bol siyaset yazacağız sanırım. Siyasetli günlerin barış ve dostluk içinde geçmesini, seçimlerin ülkemizde dostluğa ve hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.