Herkes yasalar çerçevesinde, seçme ve seçilme hakkına sahiptir…

Ne var ki, aday adaylığı için yatıracak para gerek!..

Mesele bu değil zaten...

Mesele, görev yaptıkları makamlarda başarılı olamamış bazı bürokratların, özellikle de iktidar şansı olan partilerden aday adayı olmalarındaki

samimiyettir…..

Yasal olarak bir engelleri yok elbette...

Ama adama sormazlar mı, "Hangi başarılı çalışmayı yaptın da halktan oy almayı düşünüyorsun" diye...

Sadece Samsun'da değil, bütün Türkiye'de durum böyledir...

Bu daha çok o bürokratların ya makamları korumak ya da bir üst makama yükselme hesabından kaynaklanmaktadır…

Nitekim, hep öyle olmuştur…

ANAP iktidarlarında başlayıp "alışkanlık" haline gelen bu yöntem, haliyle AK Parti iktidarlarında da sürmüştür…

Bu beklentilerin yolunu açanlar da maalesef partilerde "tek seçici" olan liderlerdir…

Halkın gönlüne değil de liderin gözüne girenlerin daha şanslı olduğu böylesine sistemler, "başarı" ve "liyakati" sorgulamamaktadır…

Parti liderlerinin, yakın çalışma arkadaşlarını deneyimli bürokratlar arasından tercih etmesi ile, bir kuruluşta sıradan bir şube müdürü olan kişinin bu yönteme başvurması aynı şey değildir…

AK Parti'den milletvekili olmak için çok sayıda bürokrat başvuru yaptı...

O bürokratlar arasında Samsun'da yeterince tanınan kaç aday adayı var acaba?..

Onların, anket çalışmaları ve temayül yoklamalarından çıkmak için kendilerini anlatmaya ihtiyaçları var…

Erken seçim, AK Parti için bir "dönüm noktası"dır...

Bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan sevgisiyle oy toplayan AK Parti, liderin yükü hafifletecek adaylarla yola çıkmak zorundadır….

Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan istifa eden

Yusuf Ziya Yılmaz'ın milletvekili aday adayı yapılmasının başka sebepleri de olabilir ama asıl neden budur…

Cumhurbaşkanlığı seçimleri değil ama milletvekilliği seçimleri AK Parti için "Çantada keklik" görünmemektedir…

Çünkü, "sokağın sesi" farklı çıkıyor...