Bu seçim Türk Milleti'nin kaderini, milletvekili listeleri de seçimin kaderini önemli ölçüde etkileyecektir. Saflar artık netleşmiştir ve görülen odur ki seçim yarışı büyük ölçüde 'değerler' üzerinden gerçekleşecektir. Seçmenin 'milli ve ahlaki değerler' ya da 'beka' endişesini kendisine sadakat arzından başka hiçbir meziyeti olmayan yancı ve yandaşlara ikbal basamağı yapmaya kalkanlar kaybedecek, 'benim adamım' yerine 'milletin iyi yetişmiş, dürüst ve liyakatli evlatlarını' tercih edenler kazanacaktır.

'Liyakatli, bilgili ve birikimli ve elbet lekesiz bir geçmişe sahip vekil listesi' sadece 24 Haziran günü için değil, 24 Haziran'dan sonraki günler için de önemlidir. Çünkü, kim kazanırsa kazansın, ülke hem siyasi sistem olarak yeni bir sürece girecek hem de giderek ağırlaştığı artık herkes tarafından kabul ve ikrar edilen sosyal, siyasal, ekonomik ve bölgesel sorunlarla karşılaşacaktır. Bu sıkıntılı süreci en az hasarla atlatmanın ilk şartı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tüm sorunları kavrayacak, çözüm üretecek bilgi, birikim ve inandığını genel başkanına karşı bile taviz vermeden savunabilecek karakterde insanlardan oluşmasıdır. Kısacası Birinci Büyük Millet Meclisi'nin ruh ve inanmışlığında bir Meclis'in oluşmasıdır. Dün, o işgalin karanlığında başarılan bugünün şafağında niye başarılamasın?

Bu seçimle birlikte gündemimize giren 'partiler arası ittifak' anlayışı hatta zorunluluğu umarım ve dilerim ki siyaset dilini de olumlu etkilesin. Daha düne kadar birbiri hakkında en galiz hakaretleri en ufak bir fütur göstermeden ardı ardına sıralayanların, şartların dayatması sonucu dün kendi söylediklerini ve kendilerine söylenenleri unutarak en azından sineye çekerek bir araya gelmelerinden gelecek adına çıkartılacak çok ders olsa gerek. Aynı millete ve aynı dine mensup, aynı devletin vatandaşı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi bir 'Gazi Meclis'in' üyeliğine aday kimselerin milleti bölecek, ötekileştirecek ve hatta düşmanlaştıracak söylemlerden kaçınmaları bir lütuf değil, bir adap, bir edep ve bir görevdir. Hele bir de o rakiplerin bir kısmı ile daha düne kadar yol birlikte yürünmüşse.

Bu seçim kampanyası tam bir karargah çalışması ve kurmay planlaması izlenimi veriyor. Karşılıklı hamleler birbirini izliyor. Muhalefet ilk defa bu seçim sürecinde kendi tercihlerini Türkiye gündemine taşıma başarısını gösterdi. Önümüzdeki süreçte ne gibi kurmay planlamalarıyla karşılaşacağız bilemiyorum ama eminim ki her hamle bir karşı hamleyi beraberinde getirecek bu da seçimin heyecanını artıracaktır.

Sonuç ne olursa olsun, benim temennim ahlak, adalet, özgürlükler ve liyakatin galip çıkmasıdır. Bu aynı zamanda muhalefetinden iktidarına hemen tüm partilerin ve siyasetçilerin topluma ortak vadidir. 24 Haziran akşamı hangi parti önde çıkarsa çıksın kazanan millet olsun.