Aslında, yeni bir şey olmuyor, Türk'ün Anadolu'yu kesin olarak vatan tutmasından bu yana ne oluyorsa bugün de o oluyor: Türk nefreti körükleniyor ve Türk'ün 'geldiği yere gönderilmesini' hedefleyen Şark Meselesi(Batı Sorunu) bayat aşı ısıtılarak yeniden servis ediliyor. Ne yazık ki bizim aydınımızın gözü de kulağı da beyni de bu tehdide yabancı ve kapalıdır.

Taha(Akyol) Ağabey dünkü köşe yazısını 'Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından Sarkozy ve 300 kadar kişinin bir açık mektup yayınlayarak Kuran'ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkarılması' gibi akıl ve ahlak dışı taleplerine ayırmış. Sadece Batı'nın bu İslam düşmanı oportünist siyasetçilerini konu etmiyor, bu saçma talebin ana sebebi olan Selefi Cihadistliğin İslam Dünyası'na, bu iman ve inanç yürüyüşüne verdiği zararlara da dikkatleri çekiyor.

Batı'nın son gerekçesi 'Fransa'daki radikal İslamcılar arasında gelişen Antisemitizm' ve bu fikrin yol açtığı siyasi, etnik ve dini cinayetler. Taha Ağabey, Yahudi asıllı ünlü tarihçi ve düşünür Bernard Lewis'den 'antisemitizm'in Avrupa eseri olduğunu, Müslüman imparatorluklarda Yahudi topluluklarının huzur ve güven içinde, ilgi ve iltifat görerek yaşadıklarını' aktarıyor. Doğrudur, antisemitizm tamamen batı imalatıdır ama ne yazık ki uzun zamandan beri Doğu'da tüketilmektedir. Batı kendi üretimi zehri Doğu'nun kimi görevli, kimi saf ve samimi ama tarihten ve dünyadan habersiz fertlerinin beynine zerk etmiştir. Şimdi kendi imalatı antisemitizmle beyinlerini felç ettiği Selefi-Cihatçıları bahane ederek dünya üzerinde akıl almaz bir İslam ve Türk düşmanlığı körüklüyor.

Bir tarihte devletin önemli bir kurumundaki bir dostum Almanya'daki mevkidaşına 'Cemalettin Kaplan ve benzerlerinin saçmalıklarına/şarlatanlıklarına niye müsamaha gösterdiklerini' sorduğunda aldığı cevabı aktarmıştı: 'Niye müsamaha göstermeyelim ki, çocuklarımızı İslam'dan korumak için onları göstermemiz yetiyor da artıyor!'

Meselenin can alıcı noktası budur ve Batı'nın, ta İngiliz İmparatorluğu'nun emperyalist yayılmasından bugüne kullandığı İslam Âlemi için tehlikeli, Batı için en yararlı unsur hep bu radikaller olmuştur. Taha Ağabey yazısında, Diyanet İşleri Teşkilatı'nın eski başkanlarından Prof. Dr. Mehmet Görmez'in V.Din Şurası'nda yaptığı konuşmadan bu Selefi cihadistler için 'İslam'ın cihanşümul hak ve adalet anlayışına, sevgi, şefkat ve rahmet mesajına gölge düşürmüş, medeniyet yürüyüşünü sekteye uğratmış, Batı dünyasında İslamofobik korkuların oluşmasına sebep... olmuştur' alıntısını yapıyor.

Prof. Dr. Mehmet Görmez haksız mı? Bir zamanlar 'Müslümanlığı kabul eden' insanların haberlerini ne kadar sık okurduk; artık duyan, gören, yazan ve okuyan var mı? Dün İslam Medeniyeti ve tefekkürünü Yunus'un yetmiş iki millete aynı gözle bakan sevgisi ve Mevlana'nın 'gel' davetiyle işitenler, anlayanlar nasıl İslam'a koşuyorlardıysa bugün de IŞİD vesaire gibi kimin tarafından kurulduğu ve yönetildiği resmen açıklanmayan ama gayrı resmi olarak çok net bilinen kanlı katiller örgütlerinin vahşetiyle İslam'dan uzaklaşıyorlar. Artık bunları net görmemizin ve uyanmamızın vakti çoktan gelmiş de geçmektedir.

Bir şey daha; Batı için Doğu Sorunu, tarihteki adıyla Şark Meselesi bir Türk sorunudur. Batı'da, Türk aynı zamanda İslam demektir ve Batı'nın tüm emperyalist emellerine Türkler, evet, sadece Türkler set çekmiştir. Garbın, Türk'ü İslam'la müşerref olduğu günden beri üstlendiği liderlik makamından indirmek ve hele de geldiği yere göndermek hayalini İslam Dünyası doğru anlamak ve kendi bekası için Türk'ün etrafında kenetlenmek mecburiyetindedir.