Yıllar önce Türk Sanat Musikisinin büyük sesi, hanımefendi sanatçısı Nesrin Sipahi'den dinlemiştim, önceki gün de Samsun Musiki Cemiyeti korusu eşliğinde Şef Mücella Payaslı Hanımefendiden dinledim sözleri bestesinden, bestesi sözlerinden ama hikayesi hepsinden de güzel o muhteşem şarkıyı. Sözleri Azerbaycan'ın milli marşını da yazan Ahmet Cevat Ahundzade'ye, bestesi de yine o milli marşın bestecisi Üzeyir Hacıbeyov'a ait bu şarkının. Nuri Killigil Paşa'nın kumandasındaki Maverayı Kafkas ordusu 'Can Azerbaycan'ı Rus işgalinden ve Ermeni vahşetinden kurtarmak için' Bakü'ye girerken bu şarkıyla ve sevinç gözyaşlarıyla karşılanmıştı. Ben ilk dinlediğimde de ağlamıştım, son dinlediğimde de ağladım. Hele de şarkının 'yol ver Türk'ün bayrağına' bölümü söylenirken sahnenin Türk bayraklarıyla donandığı o an yok mu o an, beni benden aldı, elli yıl öncesine götürdü ve salonla birlikte hem çılgınca alkışladım hem de alabildiğine ağladım.

O yıllarda, yani 1966'larda, 67'lerde biz geceler düzenlerdik İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de ve 'Altaylardan Tuna'ya' Türk dünyasının kah nameleri kah halk oyunlarıyla bir taraftan duygulanır bir taraftan da coşardık. 'Genç Harbiyeliler' vardı o yıllar, asker olmak isterken 21 Mayıs'ta çocukluklarından beri bekledikleri şanlı üniformaya kavuşmalarına ramak kalmışken hayallerine veda etmek zorunda kalan Harbiyeliler. Aydın Tanyel, Nail Erhan, Ömer Alparslan Aksu, Ülkü Ünal ve daha yüzlerce genç.

'Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk'ün bayrağına/ Ah ölmeden bir görebilsem, düşebilsem toprağına' diye başlayan muhteşem şarkı, bir özlem, bir umut, bir davet. Ve devamında bir kararlılık, bir meydan okuma 'Sırmalar taksam koluna, inciler dizsem yolunu/ Fırtınalar dursun yana, yol ver Türk'ün bayrağına…' Hepimizin ortak duygularıydı bu duygular, nasıl oldu da bizi birleştirmesi gereken bir şarkıda bile ayrılmayı başardık, hala şaşar ve hala yanarım.

Önceki gün, Samsun Musiki Cemiyeti'nin '39. Vuslat Konseri' için Canik Kültür Merkezi'ndeydim. Aynı anlarda Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi'nde de Şef Cavit Ersoy yönetiminde bir başka konser vardı. Büyükşehir Belediyesi Konservatuar sanatçılarını yıl içinde değişik konserlerde izleme şansını yakalamıştım ama Samsun Musiki Cemiyeti sanatçılarını dinleyememiştim. Bir tarafı kaçırdığım için ne kadar üzüldüysem diğer tarafı dinleme şansını yakaladığım için de bir o kadar sevindim.

Mücella Payaslı Hanımefendinin yönettiği konserleri daha önce de izlemiş, büyük keyif almıştım ama kendisini dinleme şansını ilk defa önceki gün yaşadım. Harika bir repertuar ve aynı kalitede icranın ardından korosunu yönetmek üzere sahneye geri döndüğünde bize nasıl bir sürpriz hazırladığını bilmemiz mümkün değildi. Şarkının ilk bölümlerini koroyla birlikte okudu, ardından mikrofona kendisi geçti ve harika şarkıyı harika okudu. Ama salonu ayağa kaldıran, kendinden geçirten ve beni doyasıya ağlatan hamlesi sonunda geldi. Şarkının ''yol ver Türk'ün bayrağına' bölümünde başta Mücella Hanımefendi olmak üzere tüm sanatçılar daha önceden hazırlanmış Türk bayraklarını açtılar, sahne bir anda bayraklarla donandı ve müthiş bir heyecan dalgası bir baştan bir başa tüm salonu kapladı.

Siyasetin giderek daha da gerginleşen ve maalesef zaman zaman da nezaket sınırlarını aşan dilinin yaratığı gergin ortamda bu konser beni bambaşka bir aleme taşıdı. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler, sağ olsunlar, var olsunlar…