Politika, devlet ve memleket yönetme sanatıdır.

Politika, toplumun ahlakını ve memleketi bozma sanatı değildir ve olmamalıdır.

Nüfusunun % 98'inin Müslüman olduğunu ifade ettiğimiz bir ülkede politikacılar daha b ir dikkatli olmaları gerekir. Geride kalan % 2 de bu kadar yıkıma razı olmaz.

Hepimiz aynı geminin yolcularıyız.

Burası bir İslam diyarıdır.

Hitap edilen kitle de Müslümandır.

Politikacılar propaganda çalışmaları sırasında yalanı doğrunun, doğruyu da yalanın yerine koymamalıdırlar.

Bu konuda merhum Bediüzzaman şunları söyler:

'Halbuki şu zamanda, kizb(yalan) ve sıdkın(doğrunun) ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, adeta omuz omuza vermişler. Sıdkta(doğrudan) yalana(geçmek) pek kolay gidiliyor. HATTA SİYASET PROPAGANDASI VASITASIYLA YALANCILIK, DOĞRULUĞA TERCİH EDİLİYOR(Sözler, 484)'

Tepedeki politikacıların birbirlerine hakaretleri toplumun tabanına kin ve nefret olarak intikal eder.

Atalarımız, 'eşek dağda geberir ama, zararı eve dayanır ' demişlerdir.

Kendilerine hakaret edilmesini istemeyenler başkalarına hakaret etmemelidirler.

Kendilerine küfredilmesini istemeyenler başkalarına küfretmemelidirler.

Politikacı hakaret, küfür ve iftira etmemelidir.

Politikacı, koltuktan daha değerli şeylerin de olabileceğini bilmeli ve insanlık ahdine sadık kalmalıdır.

Politikacı birey olarak riayet etmek zorunda olduğu değerleri meydanlarda ve salonlarda unutmamalıdır. İktidardan daha önemli insani ve evrensel değerler vardır.

Politikacı, dini ve milli değerleri koltuğunun harcı yapmamalıdır. Bunu yapanlar hem kendilerini ve hem de ülkelerini bitirmiş olurlar.

TEK CÜMLE İLE İFADE EDELİM: POLİTİKACILAR TOPLUMUN AHLAKINI BOZMASINLAR.

POLİTİKA DİLİNİ VE DEĞERLERİNİ DOĞRU KULLANANLARA SELAM OLSUN.