Utanç ve mahcubiyet, aynı anlamlara sahip gibi cümle içerisinde kullanılan ama aslında birbirinden çok farklı anlamlar taşıyan iki farklı kelimedir. Her birimiz, günlük hayat içerisinde bu iki kelimeyi birbirinin yerine kullanarak, aslında mahcup olmaya haksızlık etmişizdir. Çünkü mahcubiyet, bu yüz kızarması durumu iken utanç yüzün kara çıkmasıdır. Birinin yüz karası diğerinin yüz kızarması olmasının tek sebebi, iki duygu arasında ciddi bir algı farkı olmasından kaynaklanır.

Utanç, kişinin kendi yaptığı hal ve hareketleri çevresindeki insanlara göre değerlendirme eğilimi vardır. Bu sebeple kişi çevresinin ondan beklediği herhangi bir duruma ulaşmadığında ya da ondan beklenilmeyen bir harekette bulunduğunda; utanç duyar. Bu tamamen kişinin kendisi ve diğerleri arasındaki zihinsel çatışmadan doğar. Bir kişinin, çevresindeki insanların ondan beklentilerini yerine getirememesi sonucu yaşadığı rahatsız edici bir duygu yaşaması yani utanç yayılan bir duygu durumudur. Kişi zihninde yaşadığı süreci fazlasıyla diğerlerinin gözünden değerlendirme ihtiyacı duyar. Bu durum bir süre sonra kişide bir panik ve sosyal çevreden kaçınma durumuna sebep olabilir. Utanca sebep olan net spesifik bir kaynak yoktur. Utancın insandan insana değişen bir sürü kaynağı olabilmektedir. Kişinin görünüşü, işi, ailesi, hastalığı, bedensel yapısı, etnik kökeni, dini, yaşadığı şehir, ülkesi… Tüm bunların altına yatan temel düşünce diğerleri tarafından kabul görmeyi arzulamasına rağmen yaşayacağı reddedilme korkusu, kişide utanca sebep olur. Mahcubiyet ise tamamen kişinin kendi özünün değerlendirmesi sonucu yaşanan bir duygu durumudur. Kişi, kendisini nasıl algıladığı ya da değerlendirdiği hakkında içsel bir muhakeme yapar. Bu muhakemenin temelinden tamamen vicdan vardır. Mahcup olmuş bir kişi, kendi beklentilerini ya da kendine verdiği sözleri yerine getirememekten kaynaklı içsel bir huzursuzluğun verdiği kendi öz benliğine, kendisinin yaptığı bir durumdan ötürü rahatsızlık yaşar. Utanç duyan kişi tam aksine başkalarının öz benliği üzerinde oluşturduğu yargılar yüzünden rahatsızlık yaşar. Bu sebeple utancın kontrol edilmesi, mahcubiyetin kontrol edilmesinden çok daha güçtür. Bu güç durumun nasıl çözümleneceği kişinin tamamen çevresine mi yoksa kendisine mi daha çok kulak verdiği ile ilgili bir durumdur.