İki gün üst üste köşemizde Rekabet Kurumu ve Ürün İhtisas Borsası ile ilgili olarak yetkili kişilerin ağzından işleyişler ve yapılması gerekenlerle ilgili olarak harika söylemleri yazdık. Bu söylemler dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde olan uygulamaların bize kağıt üzerinde yansımasıdır. Yıllarca İstanbul'da özel okullarda öğretmenlik ve idarecilik, kurum yöneticiliği yaparken çalışma arkadaşlarıma tekraren söylediğim bir söz vardı: ' Türk Eğitim Sistemi ile birlikte tüm sistemimiz kağıt üzerindedir.' Bir anket mi yapılacak, bir proje mi sunulacak, bir rapor mu tanzim edilecek; bu kağıt üzerinde varsa ve bir üst makama sunulmuşsa işlem tamamdır. Ama bunun yansımaları, sonuçları, fayda ve zararları daha sonraki aşamada unutulur ve önemsenmez. Kağıt üzerinde oldu mu işlem tamam!

Tarım genelinde ve fındık özelinde de yetkililerin durumu aynen bu! Çok güzel durum tespiti yapıyorlar, yapılması gerekenleri peş peşe sıralıyorlar ama icra kısmına gelindiğinde tarlada çiftçinin yanında kimse yok.

Mazot almış başını gitmiş, gübreye yetişene aşk olsun, tüm girdi fiyatları uçmuş ama makamda oturanlardan, duruma çare bulacaklardan tık yok! Çünkü onlar konuşup, sadece konuşup görevlerini yapıyorlar! Çiftçiye mazot desteği Şubat ayı sonunda başlayacaktı ama Mayıs'ın ortasına gelindi daha tık yok! Döviz aldı başını gitti, geçen seneden bu yana yüzde yüzden fazla gizli devalüasyon oldu kimsede ses yok ama durum tespit edilmiş, kağıt üzerine geçmiş ve çok güzel konuşmalar yapılmış!

Tespiti yapan beyefendi şöyle demiş: 'Son dönemde fındık üretiminde gerçekleştirilen yapısal dönüşüm ve iyileştirmelere karşın fındık üretimine ilişkin birtakım sorunların halen varlığını koruduğunu ifade eden Torlak, şunları kaydetti:

"Üreticilerin fındık üretimi ve ticaretinden yeterince refah payı alamadıkları yönündeki şikayetler çerçevesinde kamuoyuna yansıyan sorunların yanı sıra Türk fındık üretimi, artan uluslararası rekabet ile de karşı karşıyadır. Bu nedenle Türk fındığının tahtını uzun vadede de koruyabilmesi için bugün verimlilik artışından fiyat istikrarına, saklama koşullarından arz istikrarına kadar her alanda uzun vadeli politikaların geliştirilmesi elzemdir. Raporda vurgulanan önemli bir diğer husus ise meselenin sadece ekonomik bir mesele olmadığı, tarım istihdamından kırsal yerleşime kadar önemli sosyal boyutların da hesaba katılması gerekliliğidir. Çözüm önerilerinin tartışılabilmesi için şüphesiz öncelikle sektörün mikro-ekonomik yapısı iyi analiz edilmeli ve anlaşılmalıdır. "

Bakan Tüfenkci, "Biz fındığın geleceğini gerçekten iyi görüyoruz. 24 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye bir makas değiştiriyor, yeni bir sisteme geçecek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte daha etkin ve hızlı karar alabilen hükümet yapılarıyla fındıktaki bir takım sıkıntıları da daha etkin ve hızlı çözümlerle çözeceğiz, üreticinin ve ticaretini yapanın önündeki engelleri kaldırmış olacağız." diye konuştu."

Arkadaşlar, 16 senedir bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Seçimden sonra geçilecek sistem ile şimdiki sistemde sizi engelleyen ne var? İstediğiniz kanunu hiçbir engel olmadan geçiriyorsunuz. Bu geçen zaman zarfında neden bu kararları alıp uygulamadınız?

Bu sorular devam edip gider ama bir sonuç elde edilemez. Çünkü fındık ağaçları da, çaylıklarda aynı o tarımı yapanlar gibi yaşlandı. Özel sektöre teslim olan çay üretimi iflas etti. Rize'de protesto için yaş çaylar derelere, denize dökülüyor, fındıklıklar sökülüyor ama konuşarak bir çare üretilemiyor.

Fındık yerine alternatif ürün olan kivi de aynı akıbeti yaşıyor. Hemen Samsun'un yanı başında Taflan'da geçen sene var olan kaç tane kivi bahçesi bu sene sökülmüş ve boş arazi çıplak bir şekilde ortada duruyor.

Bu satırlar yazılırken Merkez Bankası 'Piyasalarda gözlenen sağlıksız fiyat oluşumları yakından takip edilmektedir. Gelişmelerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de dikkate alınarak gerekli adımlar atılacaktır' diye ancak tweet atarak piyasalara müdahale ediyor. Oysa yapısal değişiklikler olmadan, sıcak para dilenciliğine son vermeden piyasaların ateşinin sönmeyeceğini onlar da biliyor.

Bu düşünce yapısı değişmelidir. Yoksa her zamanki kural işler: 'Dolar çıkarsa hükümet iner.'