Bir 'İlk adım' kentidir Samsun. 19 Mayıs 1919'da burada atılmıştır Milli Mücadele'nin kaderini belirleyen ilk adım. Bilerek 'başlatan' demiyorum 'kaderini belirleyen' diyorum. Zira Milli Mücadele'nin ilk adımı o gemi ve o geminin kahraman yolcuları Samsun'a ayak basmadan çok önce atılmıştır.

İsteyen 5 Kasım 1918'de Kars İslam Şurası'nın kurulmasıyla başlatabilir Milli Mücadeleyi ya da 19 Aralık 1918'de Dörtyol/Karaköse köylülerinin Fransız askerleriyle giriştikleri ve 15 askeri öldürüp işgalcileri Dörtyol'a çekilmeye mecbur bıraktıkları çatışmayla. Ya da 15 Mayıs'ta Hasan Tahsin'in sıktığı, 17Mayıs'ta ise Ali Çetinkaya'nın Ayvalık'ı işgale gelen Yunan birliklerine açtırdığı ateşle. Bunlarla sınırlı değildir Milli Mücadele adımlarının atılması ve kurşunlarının sıkılması. Ben örnek olarak bunları yazdım sadece, siz daha birçok ekleme yapabilirsiniz. Başlangıç olarak hangisini sayarsanız sayınız bir şey fark etmez, hepsi önemlidir, hepsi bizimdir ve hepsi milli bir duruştur. Ama Samsun'da atılan ilk adım bir başkadır.

Nedir Samsun'da atılan ilk adımın başkalığı ve de önemi? Mareşal Fevzi Çakmak, sağda solda birbirinden habersiz başlayan direnişleri bir 'çoban ateşine' benzetir ve 'Mondros Mütarekesi'nden sonraki dönemde, bir uçaktan Anadolu'ya bakılsaydı yer yer yanan ateşler görürdünüz. Bunlar pırıl pırıl yanan çoban ateşleridir' der. İşte 19 Mayıs 1919 günü Samsun'da karaya atılan ilk adım o birbirinden habersiz ve hepsi düştüğü yeri yakan ya da yandığı yeri aydınlatan çoban ateşlerini birleştirip tüm vatanı aydınlatacak ve Milli Mücadele'yi bir bütün halinde başarıya ulaştıracak ilk adımdır. Milletin önderle ve ordunun başkumandanla buluşmasının ilk adımıdır o adım ve onun için önemlidir ve onun için Samsun bir ilk adım kentidir.

Milli Mücadele müthiş bir kurmay planlamasıdır ama aynı zamanda ordu-eşraf-ulema ekseninde tam bir millet dayanışması ve Türk askerinin destansı zaferinin bir tezahürüdür. İstanbul hükümetlerinin, basınının ve sözde ulemasının ihanetlerine karşılık Anadolu'da toplanan paşaların, subayların, din adamlarının ve vatansever aydınların öncülüğünde bir milletin topyekûn ayaklanmasıdır. Öyle bir ayaklanma ki, Asya'nın ve Afrika'nın tüm esir milletlerine bir örnek, bir umut olacak ve onlar da oradan aldıkları ilham ve verdikleri çetin mücadele sonrası bağımsızlıklarına kavuşacaklardır.

İnsanlar gibi toplumların hafızaları da unutmakla maluldür. Başka bir yerde olsa anlaşılabilir belki ama bu coğrafyada yaşayanların geçmişi unutmaya hakları yoktur. Milli Mücadele'nin başkumandanından en rütbesiz erine kadar tüm askerlerini, başta Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat ve Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi olmak üzere tüm alimlerini, yerli eşraf ve yorgun ve yoksul ama imanlı ahalisini saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Samsun ve ulema deyince Havza Diren Köyü imamı Sıtkı Hoca'yı anmamak ve azizi hatırasının önünde şükranla eğilmemek mümkün mü? Nurlar içinde yat aziz Sıtkı Hoca'm.

ÖNEMLİ NOT: Bugün (18 Mart 2018 Cuma) saat 14.00'de Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih bölümü seminer salonunda OMÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma Merkezi tarafından 'Atatürk'ün Samsun ve Havza günleri' konulu bir çalıştay yapılacak. Prof. Dr. Kaya Tuncer Çağlayan'ın moderatörlüğünde gerçekleşecek ve Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut, Prof. Dr. Nedim İpek, Prof. Dr. Önder Duman, Prof. Dr. Serpil Sürmeli, Prof. Dr. Mehmet Evsile, Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, Prof. Dr. Rıza Karagöz, Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu'nun konuşmacı olarak katılacağı çalıştayı siz sevgili okuyucularıma, tüm tarih severlere ve Samsunlulara tavsiye ederim.